FİRUZE DERKEN
Mavi bir tınıydı koynumda
Semah eder… Bir albeni, bir şuh-u eda idi gülşenimde Etekleri yerleri döver… Nazenin bir sedaydı akşamın göğsüne yollanan Sislerde kaybolmuş ufkun gümüş teliydi... O ki, bir tını! Bir renkti koskoca evrende… Bir firuze taşırdım her dem koynumda Mavi yeşil bir fısıltı, ibrişimden soneler konar dallara. Bir icazet, bir salınımdır doğanın kucağında. Sevgili eda, ah şüheda! Mavi yeşil bir şölendir insanın ruhunda. Ne baharları zamansız getirir Ne yağmurları ardına takıp seğirtir… Ah mana! Ah makam! Hisar buselik gülüşler sallanır ortalıkta akşamdan. Arka sokağı bir bahçeye bakan konaktan çıkmış Kuyruklu piyanoların fısıltısı iner akşamdan Yürür sabaha… Ah aşk! Hangi sabahları kattın önüne göremedik dümdüz gidişi Hangi akşamlara sığındın keder yüklerin elinde İnmeler indi gencin ağır sancı dolu kalbine Şimdi… Hangi diyarın bilinmeyen yerindesin Maviden yeşile dönen renginle salınırsın firuze Sen, sana kalansın ömrünün ahirinde Bir takat bir dileksin lalezar denen yerde Hangi dilde bir aşksın sen firuze? Işıltılı kolyeler takılır boyunlara Sen hepsinden hülyalısın… öğrendik bizde senden firuze, fruze derken. Kaybolmayan mavi, yeşil bir nakışsın Sen tenden… maide yılmaz özgüç. 9 Eylül 2013 |
renk renk
gel gitler
sevinç-mutluluk
gençlik ne güzel
hep güzel anılar biriktiresiniz.