hazanda yangın
kaç eylül daha eskiteceğiz yüreğimizde canözüm
kaç hazan yeniden tutuşacak göğsümüzde ardımıza bakmadan kaç defa söyleyebiliriz ’aşk’ dillencelerini kaç kez daha gönlümüzü sorgulardan arıtabiliriz bakışlarımıza umutsuzluk yarınlarımıza hazan ekmeden sevebilecek miyiz söyle yangınlardan kaçmadan her küle döndüğümüzde susmadan bakmadan eylül kadar hüzünlü aşka sevebilecek miyiz ah yârim kor ateşlerde üşümüşlüğümüz yanımıza kâr kalacak mı gözlerimizin kıyısında bakışlarımız berraklığından utanacak mı yakacık bizi yakacak mı değilse; gölgesi düşecek de eylülün çöllerde sahra ıslanacak mı ah kaç defa bitirdim kendimi bilemezsin kaç uçurumdan ötelere bıraktım benliğimi kaç defa sus düştü dilime de diyemedim kaç kez yetim kaldım sır perdelerinde suyu tutamıyorum kirli avuçlarımda canözüm darağacım hazır yaprakların düştüğü yerde kendimi boğuyorum kendi ellerimle usul usul çekiliyorum kentimden iliklerimde bir günah gün gibi aşikar acım ömrümün utancındayım gururum mağrur basmıyor artık adımlarım ürkek yollar nasıl da uzuyor önümde bilsen sol yanım tedirgin canözüm sol yanım ağrılı dersem ki;bir gün ’seni hiç sevmedim’ diye külliyen yalan sakın inanma buna hadi bana bir söz söyle şimdi sustur günahını dillerimin sal senliğe tedirginliğimi yak sıcaklığında titrek yüreğimi sevdanla kavur ki bir kez daha üşümesin ellerim bir hazan düşür yangınımın ortasına ki ıslansın ahlarım eylül yağmurlarında ........ |
Tebriklerimle Sibel Hanım...