bulutlar geçer belki gökyüzündenŞiirin hikayesini görmek için tıklayın bırakıyorum kelimeleri... bırakıyorum beni her gün azaltıp duran sözleri...
satır aralarında yankılanıyor yokluğun kaybolmuştum sende buldum kendimi yoksa yalnızlık çoksa karanlık susar aklım kırmızının ağusunda körpe saadettir dilimde avuntu konuşsan dökülür mü sesler yerlere? susmak kaybolmaktı gözlerinde ağlamak koca bir yangın hançer batmış bir yürekle sevdaya sarılmak az ve çok’un arası bir soluk susarak anlatmak zor bastırılmış her duygunun galeyanı sözler satır araları onca boşken dışarıda ince sesliler resitali acele etmediğim yollar hiç basmadığım kaldırımlar kaybolup gerçeğime küstüğüm yıllar bir ben bir de sen kaldın belki sürgünde görülmüş ve hayra yorulmuştu bu rüya haydi bu kadehi sana kaldrırıyorum sarılsam bu satırda sana... b u lu t l a r geçer belki gökyüzünden yüzünde suskun gölgelik pespaye bir sıradanlık ölüm değer tenine bir haykırış geride varamaz keder küller toprağa dönüşür mevsimler kıştan yaza sonra kaldırıp başını bakarsın bana gölgelenir bahçe hüzün tepeden tırnağa yürüyüp gidersin yağmur izlerini gizler sonra saksıda boynunu büker manolya ören yerine döner etraf lal bir sancı kasığında zamanın kancık bir aldatmaca zihnimle gerçek arasında saklanır gözyaşlarım göz pınarlarıma titrer günün ışıkları bu eylül akşamında dünden kalan hesap yangın yeri kentin sokakları dar gelir düştüğüm tuzak yol olsaydı yürürdüm belki sonsuza yırtar geçer vurur gidersin akşamı ortasından baktığım yetişemediğim bildiğim mevsim saçların savruluyoır hala korkarım bir ölüye sarılamaz ecelin eli ağaçlı yolda aynı gidiş bir isim dudağımda tanrının nefesi kadar serin susarım gün çekilirken buklelerin savrulur rüzgarda yine sessizce... eylül/2020 |