kıvılcımı firar eder yıldızımınŞiirin hikayesini görmek için tıklayın kararan bozkırın yalnızlığını bölerken gece
ikisi bir olur kol kola ahenkle kıvılcımı firar eder yıldızımın göğün koynunda acımaz acımadı ama acımasızdı gelip de geçmeyenler... saçlarını savuruyorsun kırılıyor içimde binlerce kelebek kanadı ıssızlığım kendine çarpıyor aralıksız his tanımadığım kadar dogmatik oyun oynadığımız yalın ayak koştuğumuz toprak üzerinde çırçıplak adamlığım ben mi yalnızım sen mi geri çekilmiştin unutmuşum koşabilsem savrulsam rüzgarında insem yine gözlerine ulu orta bir sevişme! sıradan olmayan saçların düş kapanı takılıyorum her gece aklımda besliyorum militarist bir işgalciyi bahçedeki salıncak evdeki kanepe alçakça vuruyor kafama saat on ikiye on kala rezillik can damarımda artık zihnimden çıkmalısın mia! soluğunu kessem boğsam ellerimle bu hayali ellerin ne güzeldi kırmızı ojelerinle... daha derine inebilsem kararıyor sana adanan akşam bir kibrit çaksam yanan mumun fitiline öfkem gölgeye vuran geceye isyanım ışığın yolunu kesiyor yine bir dalga mehtabın rengi hep aynı tonda bu nasıl bir masal düşüp duruyorum senden durmamalısın sevgilim uçurumun kıyısında ard arda düşüyor benliğim aç bir martı didikliyor sonra zihnimi kıyılarım işgal artığı sıradan sözcükler tesirsiz kalıyor ince harflerle konuşsam belki durur bu uğultu hep susuyorum mia şapka çıkartıyorum güvertedeki sana bu kadar uzun sürer mi beklenti gelmedin geriye gözlerine bakamadan uzaklaştı o silüet dönemiyorum başka yöne kaldırımda sürükleniyor adımlarım yürüdüğüm yer boş köşe başı bile sapmış kendinden her adres yanlış her yol sana çıkıyor bunca enkazı nasıl bıraktın bana körebe yoktu bu oyunda oysa sen öyle saklandın ki bulamıyorum mia! kahkaha atıp güldüğümüz o günü anımsayınca dölünü hunharca bırakan yalnızlık basıyor inadına bağrıma gidenin dönmediği kalanın görmediği o yerdesin mutlu musun? peki biz mutlumuyduk? hani erdemli hallerimiz boşluğa basma eylemi benimki üzgünüm muafım kendimden soyutluyorum senliğimi sözlerin eskiyebileceği doğrudur mia özgür birakıyorum seni! affetmelisin sevgilim affetmelisin beni Maide Özgüç eylül/2020 |
Şiir çok güzel
Tasvir, sembolizm zengin
Ancak erkek jargonu hakim dil
Kuşkusuz kadın şairlerde çok kez olduğu gibi
Elbette şiirin binlerce yıllık tarihi bu dile işaret etmekte
Erkek kadına hitap eder vesselam
Erkek bir gelenek var açıkçası
Hani sorarlar ya, kadın şair olur mu?
Olmazsa olanlar ne derim kendimce
Ancak kadın çok yeni bu kulvarda
Bu da ister istemez kadın şairleri aşkı tasvir ederken erkek dile sevk ediyor
Mesela diyorsunuz ki, "saçlarını savuruyorsun kırılıyor içimde binlerce kelebek kanadı"
Saçlarını savuran kadın elbet
Zaten bir başka yerde, "çırçıplak adamlığım" demektesiniz
Yine "hep susuyorum mia" diyorsunuz
Nitekim yer yer Mia'ya hitap var
Woody Allen Mia Farrow'a hitap ederdi bu şekilde belki
Peki buna bakarak kadın şair kavramsallığını sorunlu bulan erkeklerin tuzağına mı düşeceğiz?
Benim formülüm şudur naçizane
Erkek şairler salt kadına mı hitap ederler?
Ölüm, sonsuzluk, kahramanlık, doğa, yurt, insanlık problemleri kadına mı yazılır? Ya da kadınsı temalar mıdır?
Yoooo!
Öyleyse kadın şairlerinde önünde böyle uçsuz bucaksız bir alan var
Evet, sanırım bu kadar ukalalık yeter kendi adıma
Böyle empati yeteneği gelişmiş, karşıtlığı, paradoksu bu denli güzel kavrayan bir hanımefendiye kalkmış neler söylüyorum
Yine haddimi aşıyorum inceden
Böyledir bende
Ne zaman çizmeyi aşsam kendimi Alplerde hissederim
Bir tür Heidi sendromudur bu bende
İçimden bir ses haydi der adeta
Efendim! Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla...