AZALMALAR-1hep saat on ikiye az kala azalıyorum azap çekişen akşamlar tünüyor pencereme nedense sen aklımdayken daralıyordu karşımdaki sokaklar... kurumuş akasya dibinde bir kaç kelebek ölüsü sarı bankların üstünde iki çift şiir sen aklımdan geçiyordun sana yaslanmış bir yanım bir yanım sokak lambası (kırarken ) örtüktü perdelerim tülleriyle yuvarlanırken uzaktan karanlığı yırtan bir şarkınını ezgisi paslı menteşenin ahşap sancısı tozlu kilimdeki ayak izlerinden kalma gıçırtı uzatıyordu iyiden iyiye güneşten saklanan yüzümün sakalını oysa ... ne yüzüm, ne borcum var duvardaki aynama kör neşterli yaralarım varsın kanasın çatlak bir çoğrafyanın haritasını tutsun varsın dudaklarım karasal bir iklimin yakamozu olmaz bilirim ... ankara karardığında saat on ikiye az kala aşık olmak da varmış kaldırımda sana dair mısralar sakladım zulamda tütün kokulu duman duman ... otobüslerdeki tüm buğulu yüzler sen durmuş yelkovan upuzun olmuş eski bir zaman hep saat on ikiye az kala azalıyorum... ilkin ankara sen oluyordun baktığın resimlerde sonra eski içtiğin bir kahvenin vincanında dudağın karasal sevdalarımı ıslatıyordu bir ağustos yağmuru çiselerken bir yanım seni sevdiğim kadar toprak kokusuna karışıyordu ben azalıyordum uzayan saklalımla ama en çok da hep saat on ikiye az kala hep azalıyordum... ... |
Mutlak ki, anladığımız kadar okuyabildik...
Hüznünün azalsın can kardeşim dilerim.
Tebrikler gönül kalemine sevgiler yüreğine ablasının buradaki ilk göz ağrısı..