myndos güncesi
mora dönük begonviller ülkesinde
kadehinde eritip dolunayı akşamcı yıldızları mahzenine gömüyordu gökyüzü şarap rengi köpüklerle öpüşürken kumsal sevmek kadar masum ihtiras kadar hırçındı sular gözlerinde eskil bir hüzün kursaklarında yosun kokusu kendi çığlıklarını kovalıyordu martılar umutlarını doldurup zulalarına esrik poyraz güvertesinde akıyorlardı güneşe yandı kanatları düştüler yere öğrenmişlerdi ki tragedya denizin öfke güneşindi ah artemisia senden önce ya da senden sonra abazan izdihamın tutsağıydı panteon düşleri yağmalanmış manastır gölgesinde agnostik katiliyle sevişirken anemon hiçlikten gelen yaşam figürleri mausolos’un yolundan yürüyorlardı hiçliğe diyojen’e inat gizlerine insan eli değiyordu myndos’un iğneli fıçılara sığmıyordu isyan epik destanlara öykünen özgürlük şarkıları deliyordu zamanı besteleri sarı kızıldı fısıltıları sen yoktun oysa olympos masallarından çaldığımız antandros akşamlarında nefesimizle büyütmüştük nar ağacını zakkum gözlerinde durulmuştu huysuz yanım tanrıçamdın murat aydın doma 03 ağustos 2013 |