BENİM ÇİNGENELERİMİN ZAMANIbütün soyunmalarımı tam giyinmek üzereyken nereden çıktı da geldi bu çocuklar şimdi . birisi almış eline ağızlığı kendinden oynak klarnet parmak uçlarına takılı en zillisinden kastanyet diğerinde markası çoktan silinmiş bir keman tenhanın en yaman ustasının izi saklı tellerinde . soğuk kış sabahında siyah mı simsiyahtır saçları da , ne ateşler yanar hiç sönmeden gözlerinin içinde … tam kapıdan çıkıp ilk adımımı atmak üzereyken nereden çıktı da geldi bu çocuklar şimdi . hangi yıkık değil dışı dökük evin penceresinden birinin aç yeşile boyalı duvarının rengi de diğerinin az yağda pişmiş düşler akar üzerinden hazır taylar gibi koşup gemsizcesine oynamaktan saklamadan yüreklerinin vakur ama en uçarı halini . içi senin gibi kırmızı da dıştan baksan benden mavi .. “yükseklerine çıkıp üstümdeki yarısı çürümüş surların yerinden oynamış sahipsiz bir taş gibi yuvarlanmak ortasından çatlak bir parça uçarken açık denizlere diğer yarısını kendinden habersiz bulanık sularda saklamak” nereden çıkıp geldiyseniz hoş geldiniz çocuklar . benim kadar istiyorsanız sizde , şimdi tutun ellerimden bildiğim havalarınızın içine tuz dökün duman çıksın vuralım heyecanlarımızla ayaklarımızı yerden yere el ele düğün-dernek olalım kenar mahallelerimizde yitik çizgilerimizin yanık süsleri tan yerinde aydınlansın yeni sabahlarımıza yeni dünyalar olup gözünü açsın. nereden çıkıp geldiyseniz hoş geldiniz çocuklar kapımı çaldığınız anda oysa ben , sadece adres soracaktım korkulu bahanelerimle kendime cinayet olacaktım uğurlanma mevsimim çoktan hazırdı ellerimin üzerinde ne varsa yakışmayan artık onu taşıyordum yüreğimde . yırtılmaya en hazır , iplerim donma noktasında paramparça iyi ki geldiniz çocuklar , iyi ki geldiniz tam zamanında . bundan böyle siz yada ben , belki hepimiz ne kadar ince bir fidan gibi uzayıp gitse de boyumuz bırakalım öyle kalsın , büyümesin içimizdeki çocuğumuz . görüyorsunuz işte kapınız çalıveriyor bir gün bütün ölümlere hazırlanmış ilmühaberleriniz elinizde nehir boylarından öyle sesler yükseliveriyor ki , birdenbire … CEVAT ÇEŞTEPE |
baştan başlayıp vakit buldukça ağır ağır okuyacam şiirlerinizi sindire sindire anlaya bilmek için.Niyesini bilmesemde şiirleriniz okurken kurguları zihnimde kocaman öyküler oluşturuyor.Şiir yazmasından yada tekniğinden anlamam ama okurken kurgulu şiirler daha çok ilgimi çekmiştir hep.Bu şiiriniz bile sayfalar dolusu bir öykü.Özgün imgeler ve tamlamamlarınız var.Ve dizeleriniz zekice kurulmuş dizelere, bazılarına örnek vermek isterim,
"bütün soyunmalarımı tam giyinmek
üstümdeki yarısı çürümüş surların" bunlar bu zengün tamlamalarınızdan bazıları benim için. ve zekice olan dizelere ise örnekise
"kapımı çaldığınız anda oysa ben , sadece adres soracaktım" mesala bu dize insanın girdap gibi sürüklüyor şiirin içine.
İşte bu yüzden dirr ki sizin tüm şiirlerinizi okumak güzel benim için. Tabi unutmadn bu kadar ayrıntının içinde konu tüm şiirin içinde harika bir şekilde işlenmiş.
Yüreğinize sağlık..kutlarım ve ...klavye yormasa daha çok söz söyleyecektim....
En derin saygılarımla...