Ey sabahı özleyen; gönül, bu hâlin nedir? Altında ezildiğin saydın mı kaç ahın var? Güneş çıkarmak için, kaç mevsim kaç senedir; Kazdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Kaç kez cahil başına gökkubbe yıkıldı da; Savunduğun tez; kafa üstüne çakıldı da; Ta doğuştan karışık falına bakıldı da, Kızdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Lâl ettin, amiyane öterek bülbülleri; Soldurdun her mevsimde sana açan gülleri; Sular bile uyurken kurduğun hayâlleri; Yazdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Harcadın elindeki umutları kırarak; Kahrettin elemlerin eşiğine vararak; Sonra da kör talihe sessizce haykırarak; Bozduğun karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Bazen burda göremez, günü her gönül eri; Demek ki; ötedeymiş, senin için tanyeri; Kalıncaya kadar da bir kemik ve de deri; Yüzdüğün karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
ASİ şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
ASİ şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Merhabalar Şiirlerin Usta Kalemine İlk dörtlükle başlayan sitem ve kahır dolu bir mektuptu adeta... Başlığı okuduğumda Asi nehri geldi aklıma....Şiirde tıpkı onun gibiydi..Hızlı akıyor tersten vuruyordu yürekleri... Her dizeyi bağladığınız "kaç mutlu sabahın var ?" Hangi yeise tutulmuş gönül bu sitemi etmiyor ki sormuyor ki kendine bu soruyu.. Günlük güneşlik havada bu ruh halinde kendini gecelerde yıldızsız kalmış hissetmiyor.. İlk kıtada güneşin yitirlmesi ve mutsuzlugu yazan kalem... Sonraları boşuna uğraşma sen doğmadan senelerce alın yazın yazılmış alnına ve Yine sabahların karanlığı...Umutsuzluk eyy umutsuzluğun karaları
"Sular bile uyurken kurduğun hayâlleri;" İşte bu dize... Yine sorgulattı kendisini okuyucuya ... zira hangimiz umutları hayalleri gecenin koynunda bırakıp karanlık bir sabaha merhaba demiyoruz ki..
ve sevda denilen illet ki ben artık sevdaları ruha bedene kana işleyen seni senden alan yaşamdan ayıran tek ilgi odak noktasına sevdalının oturduğu bir illet olarak görüyorum... Ya sabır demekten başkada çare yok...Bezmek karanlıklara yine sitem...sabahlara yine umutsuzluk...
Aslında ne yaparsak yapalım...kısır bir döngünün içinde olduğunu insanın ta damarlarna kadar hissettiği bir şiirdi..
Harcadın elindeki umutları kırarak; Kahrettin elemlerin eşiğine vararak; Sonra da kör talihe sessizce haykırarak; Bozduğun karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Bazen burda göremez, günü her gönül eri; Demek ki; ötedeymiş, senin için tanyeri; Kalıncaya kadar da bir kemik ve de deri; Yüzdüğün karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Harika bir şiir daha okudum sayfanızdan. Kutlarım kaleminizi. Sağlıcakla kalınız...
Tefekkür, muhasebe, murakabe.. Mü'min için olmazsa olmaz üç haslet. Hatırlatan kaleminiz daim yazsın Ziya Bey Kardeşim. Sıhhat huzur ve bereket diliyorum. Muhabbetle selâmlıyorum.
Sorgulamak..! Hayatı, kendimizi ve nefsimizi. İnsanoğlu ne oldum mantığından çıkıp, hala ne olacağım ilkesinde hareket etmelidir. Şiir hem sorgu hemde hesaplaşma adına insanı farklı duygu be düşüncelere alıp götürüyor. Ustadan ustaca, ayağı ve uyağı ile mükemmel bir hece şiiri düşmüş sayfaya. Her zaman okunası şiirlerde buluşmak dileği ile selam ve duamlasınız. Saygılarımla.
Ey sabahı özleyen; gönül, bu hâlin nedir? Altında ezildiğin saydın mı kaç ahın var? Güneş çıkarmak için, kaç mevsim kaç senedir; Kazdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
----Harika bu mısralar arasında yok olur gider.Kelimeleriniz sanki beni bu adam evet bu adam anlamlandırdı diyor.
Kaç kez cahil başına gökkubbe yıkıldı da; Savunduğun tez; kafa üstüne çakıldı da; Ta doğuştan karışık falına bakıldı da, Kızdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
Lâl ettin, amiyane öterek bülbülleri; Soldurdun her mevsimde sana açan gülleri; Sular bile uyurken kurduğun hayâlleri; Yazdığın karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
----Şiirlerin arasındaki anlam varlığına bakarmısınız söyleyecek söz bulamıyorum vallahi.
Harcadın elindeki umutları kırarak; Kahrettin elemlerin eşiğine vararak; Sonra da kör talihe sessizce haykırarak; Bozduğun karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
--- Sevdalar maalesef böyle tuz buz oluyor üstadım tamda anlattığınız gibi.
Bazen burda göremez, günü her gönül eri; Demek ki; ötedeymiş, senin için tanyeri; Kalıncaya kadar da bir kemik ve de deri; Yüzdüğün karanlıkta kaç mutlu sabahın var?
--- VE finale yakışan bir yorum tam anlamıyla muazzam.
Aşkın gidişi ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi tebrikler hocam.
Kalemine sağlık Ziya Bey Dostum.
Selam ve saygılarımı gönderiyorum.