Şahindeyüzünü anımsarım bütün ayak altında ezilen kadınların hüznü bir arada toplanır derin çizgilerinde alnının en acıklı türküler geçer izinden sendelenir senin alnın bir patiska kadar düz ve temiz kara lekeleri eli karalar koyardı beyaz bir papatya silerdi inanki dokunsalar düşlerinin kalbine bir yüzük takamazlar aldatışlardan sonra bakıp gülemezlerdi arkandan sen dili lâlim saf kadınım ahrazım adını kimse bilmiyor annenden başka sana Şahinde diyen olmadı Şahin derdi yaşça büyükler küçükler hiç duymadı yüzünde beyaz atlı prensini beklerdin alenen gösterirdin herkese herkes bilirdi ki yine biri aldattı seni kirli oyunlarına buladı yüzünü dilsiz hayallerini sildi pembe düşlerinle oynadı! bir köylü dedeye verdiler günün birinde evim dedin sarıldın eşekli dedenin derdine kısa sürdü ışıması yüzünün ekin ekmek yollarında kocan mı desem deden mi birgün öldü yüzüne şaşkınlığın umutsuzluğun izlerini çizerek geri geldin iki göz odasına belediyenin ve ölüm hiç yaşamadan geldi hiç duymadan anlamadan ne pislik olduğunu insanların sevgiyle gülerek kapadın gözlerini yüzünde cenneti gördüm yemyeşil çimenlikte! 15. 7. 2013 / Nazik Gülünay |
sağlıcakla