Hâl ile kâlÖnce söze bakın ham mı, pişmiş mi? Sonrada adama, adam mı diye. Kadeh mi koklamış, ya da içmiş mi? Ayık mı, sarhoş mu, yaman mı diye. İçinize hassas terazi kurun, Halini tavrını mihenge vurun, Hüküm vermek için tarafsız durun, Doğru mu söylüyor, yalan mı diye. Ruhundan habersiz etle deri mi, Namert mi mert mi, gönül eri mi, Söz ile sohbeti alınteri mi, Üretken mi yoksa çalan mı diye. Fikriyle zıt ise hal ve harekât, Mutlaka içinde bir taraf sakat, Dinleyin, anlayın, konuşun fakat Yoklayın cevher mi, saman mı diye. Dinlemeden yana saygısı yoksa, Konuşmaya aç ta, duymaya toksa, Ağzından gıybetler leş gibi koksa, Şüpheye ne gerek yılan mı diye. Fazilet ve erdem insana hastır, Kömür madeninde nadir elmastır. Adam; edep, erkân, öze hassastır, Susar, dinler, söyler, tamam mı diye. Adam doğru söyler, doğruca sorar, İncitip üzmeden kendini yorar, Yaralım; eşeğe iltifat zarar, Sormaz sırtındaki palan mı diye. 02.11.2010... Mustafa YARALI |
Ömrünüze bereket