EY ŞİİR
ey şiir
seni anlam sanıyordum bir demet kır menekşesi ya da sünbül, karanfil sen basbayağı bir taşmışsın yüreğimin tam ortasına iniveren betonlar arasından fışkıran incir ağacı köpeklerin yol ortasına yaptığı şey terbiyem müsade etmiyor senin yüzünü küfürlemeye iğne batırmaya lâciverdinden kulağından sayfaya asmaya neymişsin sen sevgisiz mühürledin kalbimi siyah bir densizlikte boy attın bir çimdik kâğıda rulo yaptın da beni sildin bilmem nereni, arlandım seni ağaç sanıyordum özgürlükte boy atan üstelik bende ölümsüz bir aşktın önce çocuk gönlümle yinelediğim seçmelerle ünlü şairlerden raks etmemdin dize aralarında şarkı söylememdin huzurla insan yanımdın en kara gölgeleri altettiğim bir pislik gibi yığdın ayakaltına toprağımı kapattın, köklerimi sararttın yoksa bir robot musun sen direncimin yanında sahipli biliyorsun yerdeki ayakkabılar insanca konuşurlar güle güle şiir sana taşını sık ta suyunu çıkar pisliğin kurusun güneşte tıpkı bir köpek gibi bakma bile arkana ayaklarını yala sahibinin unutsun nazım’ı neruda’yı lorca’yı şiirim suya aksın şiirsiz bir yılan gibi tıpkı kaygan hayatın gözlerine bakmasın yalnız başına yapsın doğa hiç insansız dansını o büyücek aynanın sırına gizlensin de ruhum saltanatını versin çizilmiş duvarlara hop oturup hop kalksın halkım kanat çırpsın şiirim şirret bir gökyüzüne ey şiir hüznüm seni bağladı ağlarken cümle yüzlerin ötesini görmeyen tümcelerle istersen tahtına otur ister çarmıha ger b/ahtını ihtilâliymişsin karalanmış kâğıtların! 22. 6. 2013 / Nazik Gülünay |
de nasiplendi
geziden
tebriklerimle