Kırsal mazeretlerim olur bazan Engebeli idraklerim Hiçbir anlama gelmeyen Cümleler kurarım
Toplu iğne başı kadar Küçülebilirim Yerküre kadar Çoğaldığım da olur
Fikrimce harmanlanırım Fikrimce susarım Kimi zaman diye başlayıp Artıkla tamamlarım günümü
Kanaviçelere benzer ellerim İnce, nazenin Özlerim derinden Ürkerek ellerimi
Buğday başakları Bir de sarı güneş Hamuruma katılınca Büyüyüp genişlerim Bir uçurtma gibi özgür Kısa ömürlü canlılar kadar bedbaht Ben kadar kalırım...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Kırsal mazeretlerim olur bazan Engebeli idraklerim Hiçbir anlama gelmeyen Cümleler kurarım
Toplu iğne başı kadar Küçülebilirim Yerküre kadar Çoğaldığım da olur
Fikrimce harmanlanırım Fikrimce susarım Kimi zaman diye başlayıp Artıkla tamamlarım günümü
Kanaviçelere benzer ellerim İnce, nazenin Özlerim derinden Ürkerek ellerimi
Buğday başakları Bir de sarı güneş Hamuruma katılınca Büyüyüp genişlerim Bir uçurtma gibi özgür Kısa ömürlü canlılar kadar bedbaht Ben kadar kalırım...
Anlam dolu duygularla yazılmış mükemmel dizeler okudum Yüreği kalemin daim olsun Yürek sesin hiç susmasın _____________Saygılar
Vakit ayırmışsınız epey. Okuyup yordamışsınız içsel görüntüleri belli ki. Eksik olmayınız. Böyle yaklaşımları görünce, insan yazmayı daha bir seviyor. Teşekkürler.
Vakit ayırmışsınız epey. Okuyup yordamışsınız içsel görüntüleri belli ki. Eksik olmayınız. Böyle yaklaşımları görünce, insan yazmayı daha bir seviyor. Teşekkürler.
Kim olduğunu nerde durduğunu bilmek de bir erdem. Özgürlüğünü bile kendince biçimleyen bizdeki bende. Beğeniyle okudum kendimce özümsedim arkadaşım. Saygılar alkışlar İzmir'den.
Çok samimiydi yorumunuz. Teşekkürlerimle. Hepimiz birbirimizi doyuruyoruz az veya çok işte. Hangimizde yokki aç kalmış bir edebi obur? Eksik olmayınız.
Çok samimiydi yorumunuz. Teşekkürlerimle. Hepimiz birbirimizi doyuruyoruz az veya çok işte. Hangimizde yokki aç kalmış bir edebi obur? Eksik olmayınız.
Kişinin kendi olabilmesi, eksiği-fazlasıyla kendini tanıması-sorgulayabilmesi-çoğaltabilmesi, yaşanmışlıklarından paye-ders çıkarabilmesi, kendi kadar kalabilmesi ne büyük meziyettir.
Bir 'Şiir'e gittiğinizde herzaman olmasa bile ister istemez g-özünüz takılıyor bazen altında yazılmış yorumlara. Verdiğiniz cevaplar karşısında öğrendiğim durum doğrusu hüzünlendirmiş burkmuş olsa da yüreğimi; Hayata pozitif bakışınızı görünce ve bu dik duruşuruz, zorluklar karşısında pes etmeyen olumsuzlukları olumlu hale çeviren güçlü kişiliğiniz karşısında saygı, mutluluk duymamak mümkün değil. Takdire şayan kesinlikle örnek alınası.
Bence; gözleriyle değil esas yürekleriyle, gönül gözüyle göremeyenlerın vay haline! Görmek; bakarak ya da bakmayarak değil, hissetmekle ilişkili...
İçtenlikle kutluyorum ve daim olsun yazan kaleminiz-yüreğiniz. Siz hep yazın 'Şair' yazın lütfen. Bilin ki hep okunuyor ve okunacaksınız tarafımdan.
Az önce bir şey oldu: Bir yazı okudum, daha önce ona rastladığımdan eminim bir yerlerde. Hatta üzerine benim de yazı yazdığım bir yazıydı. Yorum yaptım yazanına, henüz yanıt alamadım yorumuma. Yazının adı bir kadını ağlatmak filan olacak yen iyazılardan. Şu an gerçekten fazlasıyla kötü hissediyorum kendimi. Çünkü o yazı çok değerlidir benim için. O yazının aynını biri de almış dilerim ağlamazsınız diye yapıştırmış köşesine bir güzel. Bunu görünce daha bir katlandı öfkem. Ben kadarız galiba hepimiz. Kimsek o kadarız. Körlük insanın gerçekten içinde bir yerlerde. Ben insanlar beni teskin etmek için böyle söylerler sanıyordum. Ama gerçek körleri gördükçe, iyiki körüm diyorum hatta. Eksilmeyiniz ne olur yazılarımdan. Gerçekçi, eleştiren ve dahi doğruları söyleyen yorumlarınıza ihtiyacım var zira.
Az önce bir şey oldu: Bir yazı okudum, daha önce ona rastladığımdan eminim bir yerlerde. Hatta üzerine benim de yazı yazdığım bir yazıydı. Yorum yaptım yazanına, henüz yanıt alamadım yorumuma. Yazının adı bir kadını ağlatmak filan olacak yen iyazılardan. Şu an gerçekten fazlasıyla kötü hissediyorum kendimi. Çünkü o yazı çok değerlidir benim için. O yazının aynını biri de almış dilerim ağlamazsınız diye yapıştırmış köşesine bir güzel. Bunu görünce daha bir katlandı öfkem. Ben kadarız galiba hepimiz. Kimsek o kadarız. Körlük insanın gerçekten içinde bir yerlerde. Ben insanlar beni teskin etmek için böyle söylerler sanıyordum. Ama gerçek körleri gördükçe, iyiki körüm diyorum hatta. Eksilmeyiniz ne olur yazılarımdan. Gerçekçi, eleştiren ve dahi doğruları söyleyen yorumlarınıza ihtiyacım var zira.
İnsan , yaşam biçimi ve hayatın getirdikleri ile hangi şekle girerse girsin sonunda kendi özüne, önceliklerine dönmez ise mutluluğu keşfedemez. Bu sebeple, büyümek veya büyütmek kriteri realitede kime ve neye göre ikilisinin koşullu şartlandırılışına istina gerçekleşse de yaşamda; insanın bazen dışarıdan duyduğu yönlendirmeye yönelik çıkan tüm seslere kulaklarını tıkayıp kendi gerçeğini bulması ve ona göre hareket etmesi gereksizliklerden arınmasını sağlar. Yüzümüzü yüzünde yankı yapan ve yüzümüzü yukarılara kaldıran el dışımızda değil içimizdedir. Özgürlüğü yanlış yerde aramamak gerekir.
Dedi sanki şiiriniz bana...ya da ben öyle anlamak istedim...
Şöyle diyelim o zaman: Herkesin kolaylıkla yapabildiği şeylerden bazılarını ben asla yapamam. Ama pek az insanın yapabildiği şeylerden çoğunu da yapabilirim. Körlük, yaşamımda işgal etmesi gerekenden fazla yer işgal etmez aslında. Özgüvenim hayli yüksektir, bunu en iyi bilenlerdensiniz. Zira iletişimimizin kesintiye uğraması, beni sizinle iletişim kurmaktan alı koyamadı. Çünkü bunda olumlu yanlar gördüm, farkettim. Eğer kayıtsız kalsaydınız, sırf rahatsızlık vermemek adına susabilirdim hepsi o. Yoksa vazgeçmezdim yine bundan.
Hani şu kendini aşmak dedikleri şeye sahibim ben. Körlükle ilgili espriler yapılması hiç rahatsız etmez örneğin beni. Birini anlatırlar bizim kör camiasından. Ah bu şarkıların gözü kör olsun diye bir şarkı vardır ya, o çaldığında rahatsızlık duyarmış. Evinden çıkamayan, kendi başına bir yerden diğerine gidemeyen pek çoklarının aksine bağımsızlığıma düşkünümdür ben. Ben deyip durduğuma bakmayın, pek az bencillik etmeye gayret ederim de aslında. İstanbul gibi koca bir şehirde yaşıyorum bir yıl kadardır. Daha önce de izmir ve ankara, üniversite eğitimimi tamamladığım bursada yaşadım. Şehirler özel isimdir, büyük harfle yazmadım bunları kusuruma bakılmaz umarım. Gayet hızlı klavye kullanabilirim. Daha pek çok şeyi sıralamam mümkün yapabilirliklerime. Mesleğimi iyi yapabildiğimi düşünüyorum, bunda da en büyük etken körlüğümdür bence. Gözler yalan söylemez denir, ama asıl yalanı saklayamayan ve taşıyamayan insanın tavırları ve sesinin tonudur. Bu yüzden gayet doğru tanıtmak için size kendimi, anlayabilen olduğumu da vurgulamalıyım. Yüzler ekşiyince, asılınca, gülümseyince anlarım bunu. Bazan bazı insanlar farketmediğimi düşünür bunları, o zaman hayat daha bir eğlenceli olur benim için. Bu yazı yüzünden epeyce bendedim ayrıca. Normalin üzerinde bir çoğunlamam vardır bir de. Yani çok açıdan bakabilirim. Buna mecburum da aslında. Gözün tamamlayamadığı bir yaşamı sürdürürken, her yöne hakim olmanız gerekir çünkü. Karşıdan karşıya geçerken çokdaha pratik olmam gerekir. Daha önce hiç gitmediğim bir yere giderken daha çok algılamalıyımdır orasını.
Peki, çizdiğiniz hale daha ne demişsiniz. Hoşnutsuzluk yoksa niye sizin tabirinizle "körlüğün" üstüne vurgu..."Ben " in içinde "körlük" yüzde kaçı oluşturuyor ?
Düşünün bi bence yanıtınıza göre içinizde; bana cevap vermeyebilirsiniz de... Çok çıkarsa bu pay yapamadıklarınıza istina kendinizi şekillendirmiş ve korumaya almış olmuyor musunuz yaşamınızda ki "daha ne ? " sözcüğü sanki bu ifade de gibi geldi. İnsan kızdıklarından, kırgınlıklarından kaçarsa bu içteki birikim patlamaz mı birgün. peki ne yapmalı ? Daha ne ? Dediğinizi duyar gibiyim. Hiç yapmadıklarınızı yapın bir şekilde. Mesela araba kullanmayı öğrenin boş bir arazi de, paraşütle atlayın eğitmenle, ya da suşi yiyin mesela arkadaşınızla... Sadece hayal edin, yolunu bulun ve yürüyün gidebileceğiniz son noktaya kadar. Yaşamak bu ..." Daha ne ? " demeden zorlamak hayatı, onun zorlamasına fırsat vermeden...
Bu netameli bir konu. Görme engelli, gözleri görmeyen, aamaa, kör, sakat, marazlı, görme yetisini yitiren...
Gözlerin olmadığı yerde yalan mı çoğalır yoksa gerçek mi sorusunun yanıtını bilecek kadar körüm ben. Körlüğün ve de körlüklerin çoklaştıkları anları gayet yakından algılamışlığım vardır. Biliyor musunuz? Evet bazan canıma tak demiyor değil. Yapamadıklarım pek çok. İsteklerimi de yok sayamıyorum. Fakat şu tanımsız halimi seviyorum ben. Karşımdakini sımsıcak bir insan olarak görmemi sağlıyor. Sesini duyuyorum, yüzüne bakmıyorum. Belki yüzünde bakılmaz yaralar, bir yüzü çirkinleştirebilecek görüntüler var. Belki günlerdir yıkanmamışlıktan saçları yağ ve kir tutmuş biriyle konuşuyorum. Gerçi böyle birinin kokusunu algılarım ya, burnumu tıkamam. Belki ve belki. Yani görür görmez karar vermemin önünü tıkayan bu özelliğimi seviyorum her şeyine rağmen. Beni sevmeyen veya sonradan sevmemeye başlayan, yakınlarımda bulunmak istemeyenler için de bir avantaj bu durum. Zira yanımdan yürüyüp gitseler, kestiremem kimliklerini rahat ederler. Ya da içlerinden bana selam vermek gelmemiştir, yürüyüp gidebilirler. Yani sanılanın aksine bir körü tanımak gayet olumlar insan hayatını.
Tabi bu iç burkan hatıralarımın olmadığı manasına gelmemeli. Hayat hep tospembe değildi kuşkusuz. Ama diyorum ya, seviyorum beni ben hallerimin tümüyle. Ben kadarım işte, o kadarım ve o kadarcığım. İyiki benim. Dünyaya yeniden gelmek şansım olsaydı, yine kendim olmayı seçerdim körlüğüm de dahil olmak üzere. Çünük gerçekti hep sevilerim, ruha değişim asil ve güven vererekti. Korkusuzcaydı bir insanı anlamayı deneyişim. Niteliklerime göre ve uygun da bir mesleği icra ediyorum, daha ne?
Çok teşekkürler de "kör" kelimesini ben genelde gözleri görme yetisinde olup da göremeyenler için kullanırım. Siz kör değilsiniz bence; bu sebeple bu kelimeyi kendinize kullanmanızı çok yakıştırmıyorum ve onaylamıyorum dost kalem. Bilginize ...
Körlüğün en iyi tarafı, insanları önce içten ve ruhtan, sonra dıştan ve bedenden tanımaktır. Yüzlere geç kaldığım, hatta yetişemediğim doğrudur. Fakat ruh ve iç, hep algılamayı becerdiğim olmuştur.
Gayet doğru algılanmış yazım t arafınızdan. Aksini düşünemezdim. Düşünseydim, körlüğün şu iyi tarafını yok saymış, görmezden gelmiş, içselleştirememiş olurdum. Ruhunuzu, iç yüzeyinizi gayet net kavradığımı düşünüyorum zira. Yanılgılara hazırlıklıyımdır, lakin bunun olacağına kanaatim yok. Ne diyecek diye beklediğim okuyuculardan oldunuzsa, beğeniniz önemsenmiş ve de ayrı bir köşeye kaldırılmış demektir hem. Sevgimle.
Şöyle diyelim o zaman: Herkesin kolaylıkla yapabildiği şeylerden bazılarını ben asla yapamam. Ama pek az insanın yapabildiği şeylerden çoğunu da yapabilirim. Körlük, yaşamımda işgal etmesi gerekenden fazla yer işgal etmez aslında. Özgüvenim hayli yüksektir, bunu en iyi bilenlerdensiniz. Zira iletişimimizin kesintiye uğraması, beni sizinle iletişim kurmaktan alı koyamadı. Çünkü bunda olumlu yanlar gördüm, farkettim. Eğer kayıtsız kalsaydınız, sırf rahatsızlık vermemek adına susabilirdim hepsi o. Yoksa vazgeçmezdim yine bundan.
Hani şu kendini aşmak dedikleri şeye sahibim ben. Körlükle ilgili espriler yapılması hiç rahatsız etmez örneğin beni. Birini anlatırlar bizim kör camiasından. Ah bu şarkıların gözü kör olsun diye bir şarkı vardır ya, o çaldığında rahatsızlık duyarmış. Evinden çıkamayan, kendi başına bir yerden diğerine gidemeyen pek çoklarının aksine bağımsızlığıma düşkünümdür ben. Ben deyip durduğuma bakmayın, pek az bencillik etmeye gayret ederim de aslında. İstanbul gibi koca bir şehirde yaşıyorum bir yıl kadardır. Daha önce de izmir ve ankara, üniversite eğitimimi tamamladığım bursada yaşadım. Şehirler özel isimdir, büyük harfle yazmadım bunları kusuruma bakılmaz umarım. Gayet hızlı klavye kullanabilirim. Daha pek çok şeyi sıralamam mümkün yapabilirliklerime. Mesleğimi iyi yapabildiğimi düşünüyorum, bunda da en büyük etken körlüğümdür bence. Gözler yalan söylemez denir, ama asıl yalanı saklayamayan ve taşıyamayan insanın tavırları ve sesinin tonudur. Bu yüzden gayet doğru tanıtmak için size kendimi, anlayabilen olduğumu da vurgulamalıyım. Yüzler ekşiyince, asılınca, gülümseyince anlarım bunu. Bazan bazı insanlar farketmediğimi düşünür bunları, o zaman hayat daha bir eğlenceli olur benim için. Bu yazı yüzünden epeyce bendedim ayrıca. Normalin üzerinde bir çoğunlamam vardır bir de. Yani çok açıdan bakabilirim. Buna mecburum da aslında. Gözün tamamlayamadığı bir yaşamı sürdürürken, her yöne hakim olmanız gerekir çünkü. Karşıdan karşıya geçerken çokdaha pratik olmam gerekir. Daha önce hiç gitmediğim bir yere giderken daha çok algılamalıyımdır orasını.
Peki, çizdiğiniz hale daha ne demişsiniz. Hoşnutsuzluk yoksa niye sizin tabirinizle "körlüğün" üstüne vurgu..."Ben " in içinde "körlük" yüzde kaçı oluşturuyor ?
Düşünün bi bence yanıtınıza göre içinizde; bana cevap vermeyebilirsiniz de... Çok çıkarsa bu pay yapamadıklarınıza istina kendinizi şekillendirmiş ve korumaya almış olmuyor musunuz yaşamınızda ki "daha ne ? " sözcüğü sanki bu ifade de gibi geldi. İnsan kızdıklarından, kırgınlıklarından kaçarsa bu içteki birikim patlamaz mı birgün. peki ne yapmalı ? Daha ne ? Dediğinizi duyar gibiyim. Hiç yapmadıklarınızı yapın bir şekilde. Mesela araba kullanmayı öğrenin boş bir arazi de, paraşütle atlayın eğitmenle, ya da suşi yiyin mesela arkadaşınızla... Sadece hayal edin, yolunu bulun ve yürüyün gidebileceğiniz son noktaya kadar. Yaşamak bu ..." Daha ne ? " demeden zorlamak hayatı, onun zorlamasına fırsat vermeden...
Bu netameli bir konu. Görme engelli, gözleri görmeyen, aamaa, kör, sakat, marazlı, görme yetisini yitiren...
Gözlerin olmadığı yerde yalan mı çoğalır yoksa gerçek mi sorusunun yanıtını bilecek kadar körüm ben. Körlüğün ve de körlüklerin çoklaştıkları anları gayet yakından algılamışlığım vardır. Biliyor musunuz? Evet bazan canıma tak demiyor değil. Yapamadıklarım pek çok. İsteklerimi de yok sayamıyorum. Fakat şu tanımsız halimi seviyorum ben. Karşımdakini sımsıcak bir insan olarak görmemi sağlıyor. Sesini duyuyorum, yüzüne bakmıyorum. Belki yüzünde bakılmaz yaralar, bir yüzü çirkinleştirebilecek görüntüler var. Belki günlerdir yıkanmamışlıktan saçları yağ ve kir tutmuş biriyle konuşuyorum. Gerçi böyle birinin kokusunu algılarım ya, burnumu tıkamam. Belki ve belki. Yani görür görmez karar vermemin önünü tıkayan bu özelliğimi seviyorum her şeyine rağmen. Beni sevmeyen veya sonradan sevmemeye başlayan, yakınlarımda bulunmak istemeyenler için de bir avantaj bu durum. Zira yanımdan yürüyüp gitseler, kestiremem kimliklerini rahat ederler. Ya da içlerinden bana selam vermek gelmemiştir, yürüyüp gidebilirler. Yani sanılanın aksine bir körü tanımak gayet olumlar insan hayatını.
Tabi bu iç burkan hatıralarımın olmadığı manasına gelmemeli. Hayat hep tospembe değildi kuşkusuz. Ama diyorum ya, seviyorum beni ben hallerimin tümüyle. Ben kadarım işte, o kadarım ve o kadarcığım. İyiki benim. Dünyaya yeniden gelmek şansım olsaydı, yine kendim olmayı seçerdim körlüğüm de dahil olmak üzere. Çünük gerçekti hep sevilerim, ruha değişim asil ve güven vererekti. Korkusuzcaydı bir insanı anlamayı deneyişim. Niteliklerime göre ve uygun da bir mesleği icra ediyorum, daha ne?
Çok teşekkürler de "kör" kelimesini ben genelde gözleri görme yetisinde olup da göremeyenler için kullanırım. Siz kör değilsiniz bence; bu sebeple bu kelimeyi kendinize kullanmanızı çok yakıştırmıyorum ve onaylamıyorum dost kalem. Bilginize ...
Körlüğün en iyi tarafı, insanları önce içten ve ruhtan, sonra dıştan ve bedenden tanımaktır. Yüzlere geç kaldığım, hatta yetişemediğim doğrudur. Fakat ruh ve iç, hep algılamayı becerdiğim olmuştur.
Gayet doğru algılanmış yazım t arafınızdan. Aksini düşünemezdim. Düşünseydim, körlüğün şu iyi tarafını yok saymış, görmezden gelmiş, içselleştirememiş olurdum. Ruhunuzu, iç yüzeyinizi gayet net kavradığımı düşünüyorum zira. Yanılgılara hazırlıklıyımdır, lakin bunun olacağına kanaatim yok. Ne diyecek diye beklediğim okuyuculardan oldunuzsa, beğeniniz önemsenmiş ve de ayrı bir köşeye kaldırılmış demektir hem. Sevgimle.
Buğday başakları Bir de sarı güneş Hamuruma katılınca Büyüyüp genişlerim Bir uçurtma gibi özgür Kısa ömürlü canlılar kadar bedbaht Ben kadar kalırım...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.