red
bazen
iyi bir insan olarak yarattı diye seni küsersin Tanrı’ya kucak kucak kötülüklerin altında kaldıkça yüreğin evrenin doğasını bozmak istersin hatta küfredersin iyiliğe hiç kimsenin kalbini kırmamak için verdiğin mücadelede kan kaybından sürünmeye başladığında farkına varırsın en çok kendi kalbini delik deşik ettiğinin yüzünü çevirmediğin bütün kırgınlıklar alnında birer çizgi olup yerini aldıkça yüksek duvarlar örersin aynalarla arana ve dikenli teller kanatır her defasında yosun yeşili gözlerini kendi içinin dışında kalır benliğin hiç bir liman gerçek değildir artık ve hiç bir el dokunamaz buz kesiği ellerine bir Habil gelir oturur ciğerinin üzerine ve bir taş bütün umutlarını yerle bir eder bir avuç toprak yetmez o zaman üstünü örtmeye kimsesiz düşlerinin yüreğinde saklanan saçları örgülü o küçücük kız soyunur pembe elbisesini beyaz rugan ayakkabıları çamura bulanır ve tepeden tırnağa siyah çarşaflara sarınır masumiyeti ’’ey iyiyi kötüyü yaratan Tanrı’m şimdi uzat elini ve yar göğsümü annemin rahmine düştüğüm gün kalbime nakşettiğin iyiliği geri al benden yada en iyisi beni inkar et sen’’ |