Geri Dönemlerde Özlemek
Özleyince kendine sarılan sessiz çocuklardık
Gidemediğimiz kadardı üzüntülerimiz Valimiz hep hazır durur Aklımız yollarda beklerdik İntikam denilen soğuk yemeği Biz bir de ısıtarak yerdik Lezzeti hiç tat bırakmazdı bize Tadı yüreğimizde paslı çivi tadı bırakırdı Kendi boynumuza sarılırdık Hayattan intikam almak için Cezayı hep kendimize keserdik Suçlunun kim olduğunu düşünmeden Çünkü birini suçlamak ayıp bir şeydi Dahası günahtı Suçlu aramadan kendimizi bulurduk suçlu köşesinde Kendimize uzak gözlerden bakarken Özleyince suçlu olurduk Özlemenin yersiz olduğu yerde zamansız özlerdik Biz aslında her zaman özlerken Bazı zamanlar farkına varabilecek kadar bilincindeydik özlemenin Belki de yeni öğreniyorduk özlemeyi Emeklemeye yeni başlamak gibi bir şeydi Şaşırtıcı, iki taraf içinde Özleyince içine kapanan iki çocuktuk biz Karşımızdakinin yerine kendimize sarılacak kadar utangaç İlk defa özlüyor gibi acemiydik Kollarımızı ne kadar sarabilirsek kaburgalarımıza doğru O kadar güçlüydü özlemimiz Kollarımızın uzunluğuyla ölçülemezdi bu Sarılmayla ispatlanabilen zamanlardaydık *** Sen çağırdıkça bedenimi Ruhum gelecek yanına Bedenimin yanına gelemediği kadar uzak yerlerden Hayata geri dönmeyen bedenimden çıkıp gelecek ruhum sana Bir kuş kanadında pencerene Bir kedi sevimliliğinde Usulca ve gizlenerek Yaşayan tüm canlılardan Biz özleyince hayata küser Kendimizi suçlardık İntikamını doğru zamanlarda yanlış şeylerden alan Acemi çocuklardık Özlemenin hesabını karşımızdan soramadık Ve bu şiir de biterken öyle fazla özledik ki Acemilik kalmadı içimizde Özlemenin acemisi geri dönemlerde kaldı Belki özlemek de Biz artık büyüdük Belki de özleyemeyecek kadar On yedi Mayıs İki Bin On Üç 17 00 Nevin Akbulut |