Z/arif DokunuşlarGöz kapaklarının ağırlığı altına sığınmış burukluğu Yılgınlığı kadavra… Gözlerimin gurbetinde bir çocuk Dağınık bir sabahın eşiğinde Yaslamış yüreğini yokluğun sinesine Sesini yağmurla ıslatıyor Büyütmek için çığlığını gelincik tarlalarda… Yüzünde akarsu dinginliği Gözlerinde yıkık şehirlerin gece karası Pencerede tenha bakıyor yazgı Bıçaklanmış uykusuzluk şahdamarında Z/arif dokunuşlarda dün Karalanmış gülüşünün atlası uçurum sızılardan Ergen kederler çömelmiş alnının şafağına Bir ince kaval sesi duyularında Kendine dönüyor tüm yolların sonunda… Dersim kokulu kuyulardan ağıtları toplayıp Her harfin sonuna bir ah düşüyordu… Bakışlarının salasında Kan çanağı sükûnet Kefensiz gömüyor hayallerini Teyelsiz yanılgıları iplik iplik sökülüyor Üveyik özlemlerden Ruhu üşüdükçe içinin yangınından Rabıtasız gölgeler bin bir off düşürüyor dudak ucuna Dağlar misali rüzgârla söyleştikçe Ağzında paslı bir stran ıslığa dönüşüyor -Ki uçurumlar seriyor içime dokunaklı nefesi- Yalan dolan yoktu bakışlarında İyileşen yaraları da Evcil hüzünlerden lehçe düştükçe zamana Yetim kalıyor cümlesi Virgülsüz noktasız kederine Suskunun sultasında sevinçlerinin izini sürdükçe Kimliksiz çözülüyor biçareliği… Gülebilseydi keşke! Yanağında gamzesi vardı… |
Dağınık bir sabahın eşiğinde
Yaslamış yüreğini yokluğun sinesine
Sesini yağmurla ıslatıyor
Büyütmek için çığlığını gelincik tarlalarda…
saygıyla eğiliyorum