eyvallah başım gözüm üstünegidiyorsun ya düşlerimin sen sapağından dipsiz kuyulara düşüyorum pembe yada buz yeşili ne fark eder... hangi damlada terk edildiğimin hıçkırıklara boğulduğumun ne önemi var... ardına bakmadan gidebilirsin susturdum gözlerimi artık konuşmazlar... yol olmuştum taşlı tozlu kasabanın sen yürümüştün salına salına sol yanımda papatyalar sağ yanım kör sağır kerpiç duvarlar... şimdi alıp adımlarını atıyorsun vedasız terk edişlere eyvallah başım gözüm üstüne... düşlerimin sustuğu yerde boğuldu o çocuksu sevinçlerim... eylül artığı sarı hüzünler istila eder şiirlerimi ellerinin sıcağını da götürürsen eğer... kokunu bırak yaslansın korkularımın omuzuna yıllarca çekerim içime eski sevinçlerimin gölgesinde... mabedimiz dört duvar yıkılır enkazında çığlık çığlığa sıcacık bir yürek kalır camda son sağnak artığı yağmur lekesi bahçede koca çınar gövdesine kazınmış iki sesiz harf göksuda yüzü kirli bir yığın yakamoz ölüleri birde ateş çiğnemiş dudaklarımın kıyısında bir adın kalır... Hasan ODABAŞI |