Her Öykü Hep O Son Öykü
sakin sıcakları bıraktı çocuklar
çoğunlukla anısı kırılgan tatlı yeşilli yaklaşanı bilememektir hayatın ta kendisi sonuçta erken çöken kışın üşütmesidir ve nedense her öykü hep son öykü... dalgaların uğuldadığı yerdir benim bağrım çağırmalar terkisinde o yapayalnız söylendiğim gençliğimin terli ilk akşamları alnından vurulur bahar yüklü kervanlar göçer geçmediğim yollardan ve gizlice üşümek olur aşkın tüm adı... kıyılar yorgunu bir ruhum vardı o anlar çöken bir alevdi ah o laciverdi yıllarımızın kaçırdığımız resmin ortasında kaskatı iki ölü kuş çizgileri karmaşıklaşır güneşin iç yarasının ve o benim gitttiğinle kalan güneş sandığımdır... unutulan bir sabah başlangıcının maviliğinde buruk uykuların ardı sıra yağmura tutulmak isteğimsin yalnızlığı usancıma siper edip utanmadan ağaçların yalansız arkadaşlığından...gitmek istiyorum ah o is kokulu çamaşırlarım hafif ıslakken...unutulmaya... kağan işçen... |