Sona doğruBana benden beni, sormayın dostlar, Yalnızlık sazları çalıyor işte! İçimi tarifsiz bir sızı kaplar, Yürek öylesine yanıyor işte! Ufkumda özlemler azalmış meğer, Çok az şeyler kalmış ilgiye değer, Erciyes başımda, belimi eğer, Ayazı yüzümü yalıyor işte! Yüzüm çizgi, saçım akla dolsa da. Beden güçsüz, gönül yorgun olsa da. Yıllar beni yerden yere vursa da, Ruhum enginlere dalıyor işte! Dostlar ne eski dost, ben ne eski ben. En güzel duygular yok oldu birden. Gözlerim uzağa dalıp giderken, Sükût öylesine sarıyor işte! Kuru davalarla avunmak niye? Hüküm değişmezse savunmak niye? Bahtıma bir güneş doğacak diye, Umudum yarına kalıyor işte! Gitti gelmez yıllar, gelir mi heyhat! Neler dolmamış ki, içimde kat kat. Gerçekler gün gibi, aşikâr fakat, Gönül olmazları arıyor işte! Hüner bülbülde mi, bilmem gül de mi? Muhabbet gönülde yada dilde mi? Çile çekiyorsak, zıddı elde mi? Yaram öylesine kanıyor işte! Çözüyor bağları, bedeni ören, Topluyor sofrayı, azığı seren, Bize can kuşunu, mukayyet veren, Bir meçhul âleme, salıyor işte. Ömür neşe dolsa yahut da çile. Yaralının hâli gelmiyor dile. Hayatın içinden ağlaya güle, Yolumuz mezara varıyor işte! Mustafa Yaralı [ kalın ] |