Acı
Dişlerimde çalınan piyanonun sesleri bunlar,
çıkardığım seslerse seni üzen, ve sen üzüldükçe, başkaları seviniyorsa bir yerlerde, duyma, dinleme artık beni... Ben konuştukça ağzımdan çıkan, acı.. ve konu sen olunca, sayıyorum ne varsa.. sayalım.. kaç kere öptüm ağzından, kaç kere küfür ettik insanlara? düşünceli olmayı bırakalım, ya da senin dilinden olursa, düşünceliymiş gibi gözükmeyi bırakalım, sayalım... biz ne miyiz? Birbirini hızla geçip giden akrep ve yelkovan... Dilin dilime değdikçe, aldığım tat acı.. şimdi sana beni hatırlatan ne varsa, elinin tersiyle kenara bırak geç karşılarına, sessizce ve ayağa kalkarak.. ellerini birbirine sıkıca bağlayarak, gözlerini sıkıca yumarak, saygıyla ağla, kaybettiklerine... Parmak uçların dudaklarıma dokundukça, duyduğum acı... ve ben yutkundukça, boğazıma saplanan şey iğneler değil, nefesin.. hayat diyoruz işte, nefes alıp, nefes vermek.. kendimden yola çıkarsak, bunları beraber yapabiliyorsak, gerçekten yaşıyoruz demektir.. diyoruz ya hayat işte, nefes almak, nefes vermek.. senin dilinden olursa, zehirli havayı bir yerlerden soluyup, başka insanlara taşımak... Dudakların dudaklarıma değdikçe, hissettiğim acı.. acı çekiyorum, seni düşünüyorum.. işte bu zehir, panzehiri içinde olan... biz diyorduk, ne miyiz biz? kesilmeyi bekleyen kangrenli bir kol... ve kesilmedikçe, bu son, sonumuz, sonsuzluğumuz... diyeceğim o ki, "ben hiç öpmemiştim ağzından, nefes alıp vermekti o..." Onur Budak |
Dişlerimde çalınan piyanonun sesleri bunlar,
çıkardığım seslerse seni üzen,
ve sen üzüldükçe, başkaları seviniyorsa bir yerlerde,
duyma, dinleme artık beni...
Ben konuştukça ağzımdan çıkan, acı..
ve konu sen olunca, sayıyorum ne varsa..
sayalım..
kaç kere öptüm ağzından,
kaç kere küfür ettik insanlara?
düşünceli olmayı bırakalım,
ya da senin dilinden olursa, düşünceliymiş gibi gözükmeyi bırakalım,
sayalım...
biz ne miyiz?
Birbirini hızla geçip giden akrep ve yelkovan...
Dilin dilime değdikçe, aldığım tat acı..
şimdi sana beni hatırlatan ne varsa, elinin tersiyle kenara bırak
geç karşılarına,
sessizce
ve
ayağa kalkarak..
ellerini birbirine sıkıca bağlayarak,
gözlerini sıkıca yumarak,
saygıyla ağla, kaybettiklerine...
Parmak uçların dudaklarıma dokundukça, duyduğum acı...
ve ben yutkundukça, boğazıma saplanan şey iğneler değil, nefesin..
hayat diyoruz işte,
nefes alıp,
nefes vermek..
kendimden yola çıkarsak,
bunları beraber yapabiliyorsak, gerçekten yaşıyoruz demektir..
diyoruz ya hayat işte,
nefes almak,
nefes vermek..
senin dilinden olursa,
zehirli havayı bir yerlerden soluyup, başka insanlara taşımak...
Dudakların dudaklarıma değdikçe, hissettiğim acı..
acı çekiyorum,
seni düşünüyorum..
işte bu zehir,
panzehiri içinde olan...
biz diyorduk,
ne miyiz biz?
kesilmeyi bekleyen kangrenli bir kol...
ve kesilmedikçe,
bu son, sonumuz, sonsuzluğumuz...
diyeceğim o ki,
"ben hiç öpmemiştim ağzından, nefes alıp vermekti o..."
Onur Budak.
İçten duygularla bu dizelerde gönül sesini okuduk, sevmeyi ve sevilmeyi bekliyorsun.Dizelerini kutluyorum.Yunus diyarından selamlar.