Feverananlaşılmaz sözcükleriyle gelirler anlamayız değildir dilimiz Yunus’u dinlemezler çiçek bildiğimiz çiçek değildir dağlarda ovalarda açmazlar kristal vazolarda saptırlar evrilir çevrilir söz taş aralarından mağmalardan geçer püskürmez tanıdığımız bir dağdan bakmayız faltaşı gibi açılmış gözlerle yolumuza akmaz kuru kütükte yapma çiçektir sözde narindir yapısı suya sabuna dokunmaz bilmediğimiz dağ diplerinden geçer mazi yüklü kervanlar amaç budur aslında birbirinden bağımsız dökülsün de sözcükler bir anlam üretmesin feveran kapalı gözlerin açılacağı aynı masada bakışları birbirinden kopuk doğuyla batı gibi ağıtlar duyulmasın tutuklansın gözyaşları kapalı kapılar ardında kalsın gizler bir ululuk yüklensin yıkılacak putlara debelenirken üstünde çoluk çocuk kapımızın önündeki toprak taşeronlaşsın, işçi satılsın denilsin güzel öldüler boğarken cellâtları ey kuş! en tepesine yapmışsın yuvanı kavakların ışıl ışıl baltalarıyla geliyor katiller! 17. 4. 2013 / Nazik Gülünay |