Aynadaki Kelimeler
yıldızlar hüznün tarihçesini sana bakıp yazabilir
yitirilmiş mevsimleri anlatabilir gözlerin yakamoz, gülüşünü mona lisalar dalgalara annesiz kumsallar okyanusu özlerken bir yanın şafak bir yanın tutsaklıkken kaç kulaç kaldı kendine hani nerede sarı gölgen gözlerin okumayacak mı ağzımın içine gizlenmiş şarkıları bize ait bir düş değil mi sevda yoksa uzak mısın kendi girdabına nerde saklanır sesin ne acıklı bir sessizliktir bu aynaya ’kimsin sen’ diyen yorgunluk kirpiklerinin ucundan akıp giden zamanı konuşalım ya da İzmirin seninle uyanmayı sevdiğini senin ise tabiata susamışlığını göztepe köprüsünden bakalım martı kardeşlerimize ülke sansürlerken siyaseti, en kolaya kaçan susuşları alışveriş merkezlerinde harcanan avuntuları izleyelim serin bir rüzgar esintisi gibi duralım kuşbakışı kadıfekalede ara mahallelerin kurbanlık koyun kokularıyla ıssızlık nağmeli bar kokuları karışabilir birbiriyle bu can, dışında ki dünyayı da içinde ki rüyayı da kutsasın görmüyor musun karmaşık görünen en kolay şey yaşamak başı ağrıyan şiirlerini iyileştirene dek derin sevelim ıpıslak sevmek varken insan oğlunun kuruluğuna içlenelim saat kulesine dönelim yüzümüzü kırları durmadan özlerken ufuk bir köyün meydanında bekliyormuş çocukluğumuz boşluklarımdan öpüp üstüme örtül gözlerimi kapadım gel hadi kocaman tarlalar düşleyelim başakların salınımı bak nasıl sarışın makam ağustos böcekleri gibi yanalım güneşten yutkunsun şehrin kalbi gittikçe sisleniyoruz yığınlarca susuyor giz metropolün çözemediğimiz savaşlarından kaçıyor gibi yapsakta kendi iç ezgimizdir aradığımız bir bulsak bir daha kaybolmayız ürkmesin fani adın, ölüm anının karanlığından kaburgamızdadır gökkuşağı ruhum işlesin en güzel suçu siyah beyaz fotoğraflardan bulup çıkarayım bakir suretini özgürlüğün dünyayı sığdırayım gözlerime bu kadar renksizlik yeter h-içim kâinatın bilinci en renkli köşenden yer ayır bana... |