Kitap Müzik Ve Çiçek Kokan Gözlerinle Kıpırdamadan Bekle Beni/ Mevsim Umudu Çoğaltma Vaktinde HenüzŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yakası bir araya gelmez iki şehrin tam ortasındayım,
yitip gideceksem de Göğüme yakın yerdeyim... Otuz Mart Sana telefonla ulaşmam mümkün olsa arayacağım.. Cesaretle şunu fısıldayacağım..Seni görmek istiyorum, konuşmak;sana dair söyleyeceklerimi yazmak yetmiyor.. Karşılığı olmayacak bir düş bu biliyorum.. Bu yüzden derin hayal kırıklıklarım olmayacak..Sevinmeli miyim?.. Sen,tutunduğun hayata ömrünce mutlu ol. Sen bu sevdanın bende ölünecek yerindesin.. Berrak umutlarınla yaşlanmana bak.. Geçmişte ve gelecekte bu sevgiye sahip çıkmak bana dair bir ’gerçeklik’..Kabul ediyor ve zamanın bireysel kısmına tutunuyorum herzaman olduğu gibi.. İki Nisan Bu gece dolunay kıskanç bir aşık gibi bakıyor yıldızlara.. Bütün yıldızlar benimle olmak istiyor..hissediyorum.. Yazılıp temize çekilmiş bir öyküyü yavaşça yere bırakıyorum. Sessizliğin geçiyor üstümden..ağzımdan bir cümle çıksa sanki bir ayna dolusu öfkelenip gidecekmişsin gibi düşünüyorum. Dün bunu hissettirdin bana..Oysa,bir kış gecesi rastladım madem bir bahar akşamı yaprak raprak açılayım istedim..Hepsi bu.. Muhtemelen sessizliği paylaşmasını öğreniyoruz.. Artık bu mekanda gece oldu mu sessizliği yırtanlar mı bilet alabilir güneş ülkesine?..Bir adam,olmayan cesaret, iki kent,kuşkular,kırgınlıklar,sarsılmaz sevgi.. Sıkıca örtünmeden sessizliği kaldırımlar Bari bu mevsim,ne olur bırakma kendini Bırakma da adınla güneş arasında felsefik bir bağ kurayım.. Üç Nisan Bütün cumartesilerin ince gururu adına kim bazı zamanlar bir beden büyük düşler kurmaz ki.. Küfrü makul gören geceler çamaşır suyu kokulu apartman boşluklarından john lennon gözlüğünden sürekli kime bakıyor? Gördüm! Gözlerin rüzgarda çarpan pencereler gibi düşüyor yanaklarına.. Her akşam kapısından geçtiğim neva, kalbimde dinlemeyi reddettiğim şarkıları kime çalıyor? Her sabah repliğini unutmuş oyuncu gibi kameraya gülümsüyor çarpık bacaklı fotoğraf..Bilmiyor doğaçlama nasıl yapılır.. Bari bu mevsim,ne olur bırakma kendini Bırakma da tepeden tırnağa adınla merhaba diyeyim kentine.. Dört Nisan Bu akşam çekmecede birikmiş mektuplara baktım uzun bir süre.. Yeri gelmişken söyleyeyim..Her mektuptan üç adet var ve hepsi birbirinden nispeten farklı..Birincisini sen görüyorsun fakat açıkta yazıyorum..İkincisini sen görmüyorsun ama, hüznünü uzun metrajlı bir filme,coşkusunu güvertedeki fotoğrafa yazıyorum.. Üçüncüsünü sen görmüyorsun ama kendimle birlikte bir buluşmaya hazır bekliyoruz.. Elime aldığım son mektupta o dehşet bahçeli evden sözetmişim sana.. ...Akşam üzeriydi,smirna’da beni bekleyen bahçeli evi görmeye gitmiştim...Ev geleceğimden haberdarmış gibi beni bekliyordu.Burayı seviyorum..İçimden kopup gelen her harf bu evde sırt sırta birleşiyordu..Şehrine dair bir dayanışma mıydı bu?.Bilmiyorum..Bildiğim. bazı geceler geniş bir yanılgı olup çıkıyor söylenmiş tüm sözler..Etrafa bakınıyorum.Kitaplar öyle sakin, eşyalar öyle delişmen ki sanki odalara açılan her kapı panayır meydanına açılacakmış gibi.. Genişçe bir temizlikten sonra sevdiğim evle tatlı bir ’dedikoduya’ başlıyoruz.. Kentlerin insana duyuracakları çok şeyleri vardır bilirsin.. Boşalan okul bahçelerinin sessizliği,amfilerdeki çay kokusu,boykotlar,işgaller,cesaret ve korku ve yer yüzündeki bütün delilere olan hayranlık, sevgiliye dokunmadan önce kızılcık şerbeti içmenin bilgeliği,bir çocuğun gözlerine bakıp rengarenk şiirler okumak ama hepsi hatta karşı komşunun kızının geceleri annesinden gizli bahçede içtiği sigaraya kadar konuştuk..İnsan böyle bir evde ve üstelik masmavi bir kentte saydamsuyu konuşmaz mı. Günlerce,gecelerce konuştuk..Bu arada araya söz dinlemez şekilde şarkılar giriyor..alt kat,üst kat telaşı olmadan yüksek volüm eşlik ediyor bize.. Müzik lafı açılınca istanbulda,homurdana homurdana kapıma dayanan borsacı ve karısını anımsayıp kahkaha atıyoruz.. İnsan hangi kentte böyle ağız dolusu gülebilir ki.. Her akşam kapıda unutulmuş ağlayan bir çocuğa sarılmak,hiç inmeyeceğini bilsem de limana her yaklaşan vapuru kadrajına alan pencere,fesleğen kokuları içinde bitmemiş öyküler yazdıran bahçeli ev hey! Geleceğim Su’yun kokusunu toplamaya..’Bekle beni üşütmeyen zamanlarda’.. Her akşam kapıda unutulmuş ağlayan bir çocuğa sarılmak,hiç inmeyeceğini bilsem de limana her yaklaşan vapuru kadrajına alan pencere,fesleğen kokuları içinde bitmemiş öyküler yazdıran bahçeli ev hey! Geleceğim Su’yun kokusunu toplamaya..’Bekle beni üşütmeyen zamanlarda’.. Beş Nisan Bu yıl herşeye ara veriyorum..Yazılmayı-çekilmeyi bekleyenler, Newa’dan Pi’ ye bazı akşamlar dinlediğim şarkılar, evime has iç huzur,sırasında iç sıkıntılarım ama hepsini kentimde bırakıp uzunca bir ara veriyorum.. Kış mevsimine kadar bir cisme kavuşamazsam smirna’da,bolca ayakizleri toplayıp dönerim heralde.. 30 Mart-5 Nisan..2013..
Ve karanfiller adayıp kendime
sardunyalar bırakıyorum bir sabah pencerene tutup limon çiçeği diye değiştiriyorum adını öpüp öpüp uyandırıyorum senli düşlerimi sonra Bostanlı’da yosun çalan kıyıda fırtınalar sarıyorum gövdeme boynundan öpülmüş bir vapurdan el sallıyorsun flu Ve sol yanımda devrim sesli çocuklar arkamda sloganlara çarpan yakamoz gülüşün önümde sırılsıklam bir sevdanın ayak izleri vurmasınlar diye iki kaşın arasından bir sevdayı şiirler boca ediyorum başından aşağı Ve bir kelime kayıp gidiyor parmaklarımın arasından önlemek istedim,ünlemek istedim,olmuyor iki nokta üst üste yaptım üzerinden atladı Bu öyle devinimli öyle hırçın bir kelime ki ne yapıp ediyorum durduramıyorum sessizce kayıp gitmesini tüm işaretleri denedim yine de söz geçiremedim umarsızlığına bazı zamanlar şarkılarla durdurmaya çalıştım bazı zamanlar yağmurda dolaştırdım saçlarıma takıp ben böyle umarsız bir kelime görmedim çıt yok ona diyorum ki ben böyle kelime sevmedim bundan önce sen anlatamayacağım güzellikteki kelimemsin henüz buna bir yanıt vermedi verecek gibi umut dolu gözlerle bana bakıyor görüyor hissediyorum Ve neyi düşünsem neye baksam eksik kalır bilmediğim bir dilden bilmediğim bir şarkının yıldızıyla koşuyorum hiç durmadan yorulana kadar dilimde hep aynı söz geleceğim Su’yun kokusunu toplamaya bekle beni üşütmeyen zamanlarda bekle beni ’bir dakika durduğun yerde’ ’düşlerimde hep ol diye çekmeceden mis kokulu bir şiir çıkarıp seriyorum üzerime küsmesin diye yastık kılıfıma rasgele bir mektup çekiyorum’ |
ha bire değiştiriyosun adını kahramanımızın ama ben gökyüzü ve c.tesi olarak belledim, ne desen boş yani
ikinciye ...
boğulmasın şiir sağanağında!
sırada üçüncü var
noktalama işaretlerine ben de takılmıştım bi ara, geçici bir durum merak etme.
bir de neymiş bu kelime?
bulunca bi zahmet...
dördüncü ...
kahramanımız hiperaktif, dolayısıyla aynı yerde yakalamak mümkün olmuyor:(
ve sonuncu ...
mektubu ikinci plana atmışsınız
yani diyor ki şair; önemli olan yorganın kalitesidir. yastık kuştüyü olmasa da olur.
diyerek şiiri analiz ettikten sonra:)))
tebriklerimi bırakıyorum sayfaya.