çektikçe uzayan ayrılık...
akşam olur şimdi senin gidişinle
ve ardından bakmak ele geçirir sahneyi her türlü var olmanın karanlık elbisesi… giyerim, giyerim… yalnızlık sarkar ceplerimden sigara dumanından kelimelerden ve duvarlardan tutarım içimde senden kalan birşeyleri böylece genişler çektikçe uzayan bir ayrılık son kez ışıkları söner bir sinema salonunun kıtalara ayrılır gidişinle topyekün bir dünya aramıza deniz girer o vakit senden kalanı yolcu ederim çünkü resimler birikmiştir artık akşamın sırtında tutar onları boyarım kuruyup çatlamıştır bir mektup kupkuru bir denizin tam ortasında onu bulur yeniden yazarım yazarım, yazarım artık nasıl yazılırsa bir yalnızlık işte biraz öyle yazarım… sabah olur ardından… uyanmak… yumuşacık bir beyazlık deniz çarşaf gibidir, yatak süt liman karanlığın yıldızları çözülür bir bir aydınlığa tıraş bıçağım, diş fırçam ve bir kalıp çiçekli sabun durur ben tekrar tekrar içerim bir yudum suyu çıkarım yeniden bir yüksekliği düşmeye ellerim, ellerim olur bir sigara sararım o yalnızca benim olan ellerimle sonra bir pencere bulurum, oradan dışarı bakarım evet, evet! önümde bir pencere olsun yeter ki ben o pencereden, durmam, hep dışarı bakarım |