Bir film gibiTatillerde giderdim, ya da düşlerde severdim onun havasını, şehrini severdim anneannemi bir torun değil bir arkadaş gibi aynası vardı anneannemin evinin salonunda birlikte gülerdik o aynada içindeydik aynanın biraz bozuktu ayna küçülür büyürdü yüzlerimiz biz aynı kalırdık aynı kalacağız sanırdık yanyana gülerek hep akşam olunca çıkarak arka bahçeye film izleyerek özer sinemasında tahta taburelere oturarak çitleyerek dayımın getirdiği ayçiçekleri ve şeftali kokulu mutfağında yemek pişirirken anneannem evi süpürürdüm, kapıya inerdim sokağın oğlanları balık yakalar gibi oltalarını atarlardı yüksek yerden kızların üzerine, gözlerdim leylak çiçekleri bakardı tepemden yaşıtım çocuklar yakalarlardı beni de soru yağmuruna tutarak cevaplamaya çalışırdım içinde olmadığım uzamdan içerde kahvesini pişirirdi anneannem gül desenli fincanında içerdi kınalı saçları görünürdü yemenisi altından eski günlere dönerdi bir zabit varmış ona sevdalı her gün geçermiş evlerinin önünden o da biraz severmiymiş ne anlatırken gülen gözlerinden anlardım ayak sesinden, bastonundan tanırmış yolundan geçtiğini nedense olmamış işte yazmamış onu yaradan anneannem aşka sevdalı yüreğini bıraktı da bizlere kendisi hayal oldu aynada görülmüyor gülümsemesi kahve fincanları annemde ispirto ocağına kimbilir n’oldu bir film gibi mi yaşamıştı hayatı her insan gibi, bir film 16. 3. 2013 / Nazik Gülünay |
çok duyguluydu... Tebrikler.
Sevgilerimle...