SENsen başlangıçtın pazartesiydin günlerden hep bir işaret kurdelesi kitabım arasında ilk dizesi şiire başlamanın ilk gülümsemek aşkla görmek sevgili yüzünü aşkın upuzun yollara adım atmaktı ilk acemi adımlar perdeleri sonuna dek açarak güneşe beklemekti gelecek mutlu günleri mut sendin gözümde senin gözlerinde gülümseyerek uyanmak sabaha birlikte sinemaya gitmek oyun izlemek ankara’nın gezilmeyen yerini bırakmamak sokak satıcılarına takılmak birlikte okumak, bir kitabın sayfalarını sen bir mayıs ayıydın yemyeşil gözlerin gibi çölde su bulmak serap sanırken suyu dilin damağın birbirine yapışmışken hiç kar görmeyen çocuğun kar görmesi kartopu oynaması gibi bir sevinç beklemektin bilirim sensiz gecelerde seni ayak tıkırtılarını dinlemek ayırt etmek sesini sokağın gürültüsünden sana apayrı özellikler yüklemek göklere çıkarmak sözgelimi sana takmak bir yıldızın adını almak seni karanlığın koynundan kendine duymak istediğin bütün sevgi sözcüklerini fısıldamak aşk sevinirken varoluşuna seninle uyumak yoksul sokağımda sen zengin kıvrımlarıyla bir karanfil gibi kırmızı girerdin günlerime yanlış katlanılmış bir kâğıtsam düzlerdin elinin dokunması yeterdi sayrı sabahlarda al güller açtırırdın yüzümde kalbimin atışını duyardın bakışlarımda ürkek bir tavşan girip çıkardı odadan odaya bilmezdik sevdiğim bilmezdim hangi avcı doğrultacaktı silâhı sen mutlu musun nasıl anlayayım şimdi 3. 3. 2013 / Nazik Gülünay |