içimde gezinen misket sesleriŞiirin hikayesini görmek için tıklayın geçmiş her yarından bir önce gelir
bütün insanlar terk eder dünyayı ve bütün insanların oyununda aslında biz varızdır sevgili unutmak güzeldir bazen bazen ağlamak kadar gülünçtür düş kurmak bile mutlanırız yinede umutsuzca bazen işte ve yalnızca bir ölünün yaşadığı acı kadardır aslında bilmeyiz ki o kadar canlıdır yaşam elimizde bütün sabahlar birbirine benzer mesela aynıdır bir günün öbür renge bulanması yağmurun kiri toprağın lezzeti ve belki yaşamak daha çok aynıdır ağzımızda ki farkında değilizdir bunun da birbirine benzeyen asık yüzler aynı yolda üst üste binmiş gülünç ayaklar ve ters köşe birikmiş tüm salak adımlar geçmiş ve geleceği sabırla renginde gizler yorgun ve dağınık bir tutam karanlıkla ağzı derin soluk da kokmuş o kırışık sabaha kırık pencereden rüzgar sızar ya doğruluruz sağırca faşist bir aşka öfkelenip bir avuç misket kırarız yastığın ağzında uzanırız yine günün mavi sırtına çocukça koşar bulutlar ve zaman tepemizde hınzırca-asi bir umutla melekleri uyandırmayın deriz hırsla yalvar yakar koşarız Allah”a bırakın cinnet geçirsin olduğu yerde dünya nasılsa çocuklar cennet kokar her oyunda iç savaşımızda yaşarız darma duman bir acıyla geçmiş ve gelecek olanla baş başa ayrı renkli bir gök yüzümüz vardır sadece iki yürek uzunluğu haylaz bir kavgada o çok sevişgen aynı kısa dolgunlukta yağacaktır barış az sonra başımıza bilmediğimiz tek ortak nokta aynı şehirdeki çıplak bedenli o Polyanna yürüyüp ayrı bir caddelerde yine de aynı rüzgarı paylaşırız illa yağmur yağar inatla kararlı ve tiz yağar sesimiz kadar gür yağar hayıkıra haykıra-ısrarla yağar ağzını açmaz ölür damlalar evimizde soba üşür bahçede kedi ateşte kaynayan yalnız su değil ki yalandır bazen hatırladım demek bile ağlarken bir akşam vakti göğsümüzde zaman unutmak baş ucunda el sallarken yıllara kıvrılırızya içi geçmiş su gibi aşka kuru bir çalı rengi ağzımızda çöl sesi gözlerimizde bir kuyu sisi geçmiş bir zaman asılmışken böyle tavandan annemin elleri kokar kuş sesli o küflü roman sonra karanlık gelir aniden üzerinde yıldız rengi bir yorgan ve sevinç sevinç sevgilimin ağzında büyür yine ihtiyar babam çok ağlarım ben duvarlara çok bakarım ve en çokta kırılmış sırma kapı koluna bir de hatırlarım ahşap merdivenlerde büyür mazlum parmak uçlarım ve suda yaşar kaybolmuş ayak izim bilmiyorsunuz ben dün gece yine annesizdim hep ağladım yine de hiçbir şeye benzemedim ışıklardı yalnız bir birine benzeyen ve gözleri sönmüş bir dünya kuş gördüm sabah içim göçünce de göklere tekrar yaşadığımı öğrendim o yüzden yıldızları tek tek saymayın asla gece olunca dilekler gök yüzünden yağmıyor insanlara Annemin gözleri sek sek her kapandıkça Allah yeni bir hayat sunuyor bana hadi gel bir daha beni yalnız bırakma baba beş taş oynayalım bu karanlıkta . MHD |
yeter ki gözün arkada kalmasın
oğlun bir daha ki bayrama da giyer
üzerine büyük gelse dahi bu hüznü..
o.ak