Tanrısız Sevişmelere Çekildi Gölgeler
İllet-i seher,
Amansız bir sefer, Cemre düşmüş toprak, Bir demine,bin ömür adanan aşkın, En meşakkatli yokuşunda vurulur müştak. Cuş u huruş döner dünya güneşin etrafında, Kısırdır gelmiş geçmiş tüm diller, Müntazır şiirlerin,if’al çıkmazında, Hesaba çekilir göz değmiş gözler. “Sevdim” dediğime sarıldıkça, Korku iner yüreğimin başına. Yıka korkularımı Ey Züleyha! Doldur kuyularımı… Bir tarih yazılıyor,ömrümün miladında…. Hilalin on dördüne düştü aklarım. Venedik sarhoşluğunda, Moskova kızıllığında, Katışıksız, Şartsız, Tanrısız sevişmelere çekildi gölgeler Ve nihayet Hilalin on dördüne düştü aklarım. Bağladı beni şiirler. Falda çıkan düşlerin hurafesi, İlhak ederken geceyi, Papaz büyüsü yapan dilenciler, Köşe başlarını tutan şizofren şairler, Ve şehrin en küfürbaz sokağında öpüşen iki taşralı aşık, Ezilmiş umutlar saklıyor karanlığın örtüsünde; Görmezden geliyorum. Ve açlığın acımasız yağması başlıyor, gül ağacının sürgününde. Bedenimi geride bırakan bu seher kokusu, Gözümü kapadığımda günah dokudu. Kalemin öncülüğündeki etnik sözcükler, Mısra aralarında ,isyan bildirisini okudu. Bu yüzden tüm şiirlerim bencildir, Tüm teşbihlerim illegal… Sen de yık heykelini Ey Muhibbi! Vurdur başını işrabi beyitlerin. Giy gelinliğini Ey Dilruba! Ve kandır beni tül beyazında, Kandır beni… Seherin kelebek öpüşlü kanadındayım. Sınırları silinmiş ülkelerde uçarım. Benim ayaklarıma kapanır masal kuşları. Ben her adımda, yeni bir çağ açarım. Birkaç yıldız yılı uzaktan gelir aşk, Ben aşkı bende yaşarım , Ben aşkı hiç ile sınarım. |