Terkedilen Ayetler
/Putlarım var benim, zihnimin darağacında.
Varlığını inkar ettiğim, Yokluğunda hakikate bilendiğim./ Takdis edilmiş aşkın kuyusu, Yar saplanmış fikrin tuzağında. Mihrabımda vakti gelmiş rekatlar, Alnıma yürüyen,cezbe girmiş secdegah, Uyanamadığım ezanların kaydını tutuyor. Ezanlar, Cibril’in kanadından okunuyor. Dünya mezarına ekilen şiirler, Şirkin kıyısında dinlendikçe, dudaklar kuruyor. Lahitlerin karnında, tanrısız bedenler mumyalanırken, Güneş yüzünü çevirmesin diye, Elif yıldızları koruyor Ve Ezanlar, Cibril’in kanadından okunuyor. Bil ki Magdalalı Meryem’in rahmi yaktı bu ateşi. Zülkarneyn, tüm setlere hürriyeti öğretti. Bil ki Tüm yollar, ilk amentüden Hira’ya çizildi. Ahvali böyle iken bu seferin, Akıl girdabına teslimiyet neden? Nihayetinde, Dünya çok çekti, birkaç varisin elinden, Zaman desen, Üç metre kaput bezinden. Gör ki Kalemin dudağıyla öptüm eşikleri. Serçelerin gözyaşını süzdüm, içtiğim yağmurlardan. Bir kerecik duyabilseydim Bilal’i, Sırtımdaki her kırbacı Yasir’den soracaktım, Attığım her adımı Yesrib’den… “Nasip” diyorum her nefesin sonunda, Nasip Recme razı bir günahtır boynumdaki ip, Dişlerim sökülürken bir sevda sarasında, Yıkadım gözlerimi Eyyub’un yarasında. Şimdi, kısa kesik zikirlerle yeşerdi fesleğen yaprağı, Her biri ebede tekabül, Her biri gönül kısrağı. Ölenler, Öldükçe dirilenler, Laşey, Ve terk edilen ayetler, Okuna dursun iki tapınağın gel gitlerinde; Ki biriksin imanım, Emzirmek için örtsün saçlarımı; Saçlarım üşüyor, Saçlarım benden hesap soruyor. Bana da aç sofranı Ya Ali! Çok acıktım. /Ezanlar, aşkın hiç halini emrediyor, Ezanlar, ulvi bir dikteyle,putlarımı deviriyor./ |
tebrikler