Dersimiz Hayat Bilgisi, konumuz cenaze!
ilkokulun sıradan bir hayat bilgisi dersinde,
konumuz anlamından kopan kelimeler, konumuz ölüm. Konumuz, müfredata son anda eklenen bir cenaze. - burası onun düştüğü uçurum - nasıl da yüksek değil mi Ayşe? - Ali bak ceset! - Emel tabut tut! - Ahmet mezar kaz! - Meral kefen dik! - mustafa ismini değiştir, fişlere sığmıyor. - hem böyle ölmek de yasak, sırayı bozma merhumu nasıl bilirdiniz arkadaşlar? Türküm… hakkınızı helal ediyor musunuz? doğruyum… hakkınızı helal ediyor musunuz? çalışkanım… hakkınızı helal ediyor musunuz? varlığım… gömün. sağol… Bir parmak şimdi kendini işaret ediyor. “Öğretmenim! bu ölüyü oyun hamuruyla tasvir edebilir miyiz? ” diye “Bu ölü neden teneffüse çıkmıyor” “neden teneffüs etmiyor” diye “arkadaşlar! ülkemizin en büyük mezarlığı neredeymiş peki?” siyah önlüklü bir kız çocuğunun, öğretmenim, yerinden fırlamış gözbebeklerinde mi? yoksa, anlam veremediği bu gözyaşı selinde mi? büyümüş gördüğü bir bedenin toprağın altındaki sesiz ve eylemsiz terk edilişinde mi? |