DİZE İŞÇİSİBıçak sırtı nefeslerde yarasa düş kenar mağarasında karanlığa çarpan. Sini sini yer sofrası kadar haksızlık vur başına soğanın al acısını ayrılığın... Uzan uzana bilirsen aslanın midesine al açılmamış kahır şişelerini. Ceylanın indiği pınarda durakula bir bardak su getirir belki sana... Diner mi gerilla öfkesi bir gül dalında? Binlerce kez batarsın uçurum sözlerde de, Bir Atlantis olamazsın; İrtifa kaybettirir tutunduğun her çiçek... Aşk dilinde şakımak mı? mazoşist raylarda flu bir tren sesi, ölmüş gecelerin yalnızlık çarpması. Koca karı soğuklarında sevişmece oynaması... Bağırlarına taş basan anaların baldıran görüntüsü... Bağla acıtan aşkların çenesini ölmeye mahkum et kralın soytarısını.. Kırmak yok kalemi yargıcı, çilingir sofrasını kurmuş güneş tütünün eşref saatinde karanfil bahçesi gölgesini büyütüyor portakal çiçekleri... Ben yine de kalemimi,karanfil kokulu çayımı ve yalnızlığımı özlüyorum şiirlerime su vermek, yağmurun ıslağında,güneşin parlaklığında ela gözlerlerimi duyumsamak istiyorum.Düşlerimi gül pembesine boyamak,aşk özürlü dünyanın tozunu almak istiyorum..Yeşil patika yolda yalnız kalsa da ayak izlerim.Hayatın silemediği derin uçurumlara da eyvallah diyorum...Geri geri gitse Tanrı siler miydi ayak izleri mi ? Diye de düşünmeden edemiyorum...Gırnata ile kılıcın düellosunda yüreğime saplanıyor kalemim ve yoruluyor dize işçisi...yorgunluğa da eyvallah diyorum...:) Ferda Özsoy |
dizelerde derin anlamlar
binlerce kez battık uçurum sözlerde
batırıldık inadına şiirlere martıların kanadına tutunuyoruz
barış diye aşk diye hayat diye
Sevgilerle can ferda m ....