Düşler Ülkesinin Prensesi
Mülteciydim
Ama her şeyden önce bir çocuktum… (tabi düşler ülkesinin kanunlarıyla) Çocuk yüreğim kamplarda tutsak Eskilerden birkaç gözyaşı almıştım yanıma Bir ihtimal tebessümlerin arasından sıyrılır diyordum gözyaşlarım Çünkü ben buranın gülüş seslerini işitiyordum Ya da sadece masallardaki seçiciliğim gibiydi bu da Öyle duymak istediğimden öyle duyuyordum. Çocuktum işte… Çamura battığında kirlenirken ayaklarım Ben bastığım yerlere güneş bırakıyorum sanıyordum Güzellikler dağıtmak isterken dünyaya, Kirlenmeyi her zaman kabullendim İşte ben hep bu yüzden kaybettim… Korkuyordum… Gözyaşlarımın,aşık olduğum yağmurlardan fazla olmasından Kendi dünyam bana bir gezegen kadar büyükken Ve ben hiç kimsenin dokunmasına izin vermezken, Hayatın yüreğime kirli ellerini vurmasından korkuyordum… Ama en çok da kavanoza her gece gizli gizli sakladığım Yıldızlarımın alınmasından korkuyordum Bir de; Bahar mevsiminde toplayıp,annemden kaçırdığım ‘uğur böceklerimin’ alınmasından Çünkü onların mutlulukları saman alevi kadardı bende Hemen ölüyorlardı, Ben onları nefessiz bırakmak istemedim Sadece çocuktum ve inanıyordum… Büyüdüm, Büyüttüm can kırıklıklarımı Neleri sildim attım da Kıramadım ayağımdaki prangaları Kamplarda bıraktığım onca umudu Çocukluğumu,unutamadım işte… Ben,bir vardım, Bir yoktum… Çocuktum,masallarım vardı gerçek sandığım Ve bir de renginin, pamuk şekeri gibi olduğunu sandığım bir dünyam vardı Hep sığındığım kapıların ardında melekler olduğuna dair inançlarım… Hiçbir deterjanın çıkaramadığı bir lekeydi hatıralarım Hiçbir kimsenin göremediği kadar derindi yaralarım… Şimdi bana sorarsanız ben hala Düşler ülkesinde iyi kalpli prensesim Ama gel gör ki gerçekte hayatta kalmaya çalışan bir mülteci Hala yaralıyım ama hala çocuk bir yanım... |