Korkak ve Muzip
ayakları korkak ilk akşamlara kalmayım
beni ilkin sen bıraktın bu iklimsizliğe şimdi bu kurşunîde kendim bu duman kokulu kışlarımıza hasta ve üzerimizden geçen aceleyi tanımadan kalıyorum duraklarında apartman girişlerindeki ilk gölgesinde acı sisli bir göl gibi aklımdakinin... dışarının serinliğine yabancı kalmamaktır bir sevgiyi anı anına değişik yorumlamak içteki dışarıda dolaşmaya cesur bir gizsizliği gizli akşama saklanan acının karanlıkla yorumlanışı ucu açık portakal çiçeği anısı ve mutlaka binlercesinin arasında hep bir ilk tatlı sevişmeler sonrası... ağustos kapı önlerini anımsıyorum uyuklamaya sevdalı ömür kabullenmişliklerini soğuk sulara özlemli bekleyişlerle bir acımış muhtaçlıklarımdı sana duyduğum annem açacakmış gibi açılsaydı kapılar ağbim gelecekmiş gibi kısalsaydı yollar kardeşim yanımda olacakmış gibi gitseydim ben de sırf seni sevseydim sonrası... şiirini yazdığımı anımsamayı bırakmıyorum seni unutmamaktan daha ağır bir külfetti bu zamana yaz gölgeleri vuruyor duvarına göğsümün öleceğimi düşünüyorum toprak bir yolda yağmur kokusu eksik kalacak diye ödüm kopuyor anlamıyorsun ağlıyorsun sadece ağlıyorsun da içimdeki kenti yıkıyorsun şiirimin üzerine kanıyorum kendi bakışlarımda kendime kanıyorum ilk defa sana kanamadan ölüyorum... ölmek tek muzipliğimdi sonsuzunda sonsuzuna beni sonsuzluğuma bağışla... kağan işçen... |