özür dileriz şimdi biraz öleceğiz‘’bizi çağırmayın meşgulüz o filmi bir kere seyretmiştik özür dileriz şimdi biraz öleceğiz önce, küçük bir çadır açacağız yalancık ormanında ve tohumlar serpeceğiz düşlerden sarı, mavi, mor, pembe karabasan büyüyecek fidelerimiz üstümüze giydirip en renklisini yüzümüz içine gömecek kıblesini özür dileriz ben ve şu… hani, yanaklarında eski gamzeleri olan. hani, saçlarında güneşleri solduran küçük kız sonra öleceğiz sabıkalı duyarlılığımızla yaşamın vanasını açıp dayayacağız ağzımıza gazını derinden soluyacağız derinden yitirilip kokuşmuş anları küçük kız ellerin ah o ince narin yalanlara hudutlar çizen zavallı ellerin çalakalem yazdığın, aşkların sakladığın, mısraların belki, ardından ağlayacaklar ve siyahsız ve lekesiz kelimelerin şiirlerinde kalacaklar cümlesiz şimdi biraz öleceğiz devirip kirpikleri bir anda kapanacak zamanın üstüne gözlerimiz yitik benliğinin tümörü sol yanımda güzel kız düşen her kirpik tanesi yanaklarıma ağır sevdaları çıkarıp kapsül kapsül şişesinden bir bardak şarabında gırtlağımıza yuvarlayacağız biriktirip gölgeleri yeşil kağıt tomarlarına gözlerimizle sırlayacağız aynalara kayıtlara insan diye geçireceğiz şeytanın adını alıp yatağımıza sevişeceğiz kanlı eldivenleri çocuk ellerimize geçireceğiz ve bebekler doğuracağız karanlığa hangi aydınlığı tutsak gecede tutsak kalacak kollarımız bu yüzden jiletle kazıyıp her eksileni bileğimizden imzasını tutacağız yüreğimizde mükemmelliyetçi yalnızlığı boynumuza geçirip tabureyi itecek sessizliğimiz azıcık öleceğiz sonra Blackless |
ve güzel dizeleri yüreğe katığ gitmeli
sevgiyle