gövdemi siper etmişim kendime etten kemikten yırtılabilir ve kırılabilir bir zeminde yalpalayarak yürüyen kaslarına asılarak dikilen sonunda toprakta çürümeye mahkum bir insanım ben
kalpsizlerin biriktirdikleri yanında küçük kalacaksam taşıdığım kalbin zenginliğini hangi aynada göreceğim gözleri eşyanın kör ufuklarına hapsedilmiş ruhsuzların göz kamaştırıcı servetlerin gölgesinde aşağılanacaksam hayallerimin yüceliğine umutlarımın sınırsızlığına kimin nazarında değer arayabilirim
kalbimde güneşleri taşıyorken elimdeki titrek bir muma göre kıymetlenirsem yazık değil mi bana sırf elimde de bir titrek ışık yok diye aynı kefeye konulmuşsam ben kalbimdekileri göstereceğim büyüğüm nerede
içimin de içini Rabbimin nazarına gizli saklısız sunuyorsam Rabbime göründüğümü görerek var olanlardansam değerimin… Rablerinin katında ölçüldüğüne inananlarla beraber değilsem yazık değil mi bana
kıymetimi O’ndan bilirim dünyanın hiçbir terazisinde ağır gelmek için biriktirmeye tenezzül etmem dünyanın terazilerinde hafif kaldım diye hayıflanmam bedenime yaslanarak değil sadece kalbimi ve ruhumu özne yaparak huzurunda kıyam ettiğimden alırım ben kıymetimi
ayarımı O’ bilir O’ verir. O’nun nazarında hep tedavülde kalırım O’nun yakınlığında ararım geçerliliğimi O’ eylemlerim üzerinden değil niyetlerim üzerinden tartar beni
hayatımın anlamı aldığım sonuçlara bağlı olacaksa başarılarım , ele geçirdiklerimle ölçülecekse elden çıkmış dün geleceği kuşkulu bir yarın arasına sıkışmış bir dilenciyim ben
beni değerli kılan sadece elimle kazandıklarımsa azlar-çoklar arasında gidip gelen var-yok arası çaresizce çırpınan varlığın kuyusuna itilmiş bir zavallıyım ben
varlarıyla şımaran yoklarıyla rezil olan varlarının daha da var olması için dilenen eksilenleri yüzünden daha da ezilen sığ bir varlıkla ne ederim ki
kağıt ve metalden inşa edilen başarılarımla değil ruhum üzerinde yükselen kalbimle inşa ettiğim niyetlerim üzerinden değer kazanırım bedenim ve biriktirdiklerim azaldı diye üzülmem…azalacak diye korkmam Para pula göre metale betona göre eksilip artmam
elimin eriştiği yerin sığlığında değil hayallerimin göğüne saldığım uçurtmaların ufkunda görse beni gözlerinin aynasına et kemikten gövdemi değil dünyaları avucunda eritmeye kararlı ruhumu konuk etse
bitirdiğim işlerin daracık hacmine sığıştırmasa varlığımı ideallerimi kocaman ve mavi bir gökyüzü gibi sergilese bakışlarında özlemlerimin her birini çiçekçiçek gerçekleşmiş tohumlarca filizlenmiş bir bahar somutluğunda tutsa elinde arzu ettiğim umduğum yoluna düştüğüm uğrunda çabaladığım ideallerime göre belirlese
onun için der ki peygamberim müminin niyeti hayırlıdır amelinden gecenin göğsüne yaslıdır peygamberin kalbi serin nefeslerini şeffaf parmak uçları gibi gezdirir boşlukta mekke’nin ateşli suskunluğunda nazlanır ümitlerin en tazesi
belli ki peygamberimin günler geceler süren bekleyişinde saklı teselliler onun yüreğini ince ince yakan sızının nabzına tutundukça teselli bulacak yetimler onun gözlerini göklerde gezdire gezdire aradığı bir hilal tebessümünün haresinde susacak ağlayışlar
sığındığına onlarda sığınacak başka hiçbir yere gitmemecesine başka hiçbir yüze dönmemecesine başkaca hiçbir vaade kanmamacasına
o yüce nebi’nin gözlerinin pervazından sızan duru bakışlara yağmaya hazırlanır göğün mavisi bir siyah bin siyah susku çöker şimdi bedr’in hareli yalnızlığına
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Nazlanır ümitlerin en tazesi şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Nazlanır ümitlerin en tazesi şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.