Tahakkümün İzleri
Dudağından dökülen katrelere,
"dur" diyemediğim için, böylesi derbederim... Gözlerindeki masumiyeti, Susturamadığım içini böylesi ateşperestim. Anlamanı beklemiyorum; İmgeleri gizleyerek, anlatmaya çalıştıklarımı... Ama bil ki... Senin değil, kendi yarattığım bir hayalin peşindeyim,. * Göğüs kafesimde biriktirdiklerim, Bir kaç tektonik deprem, Bir iki yıkılmış sinagog, Parmakları buz kesmiş bir piyanistin cebindeki, mahur bestelerim... Dilimde,yağmalanmış, Vakumlanmış, Ve bir o kadar mağrur bekleyen, posasız şiirlerim.... Attığım adımlarda açılan dehrizlerim.... Alıp da veremediğim nefeslerim.... Ve salıncak sarhoşluğunda, gökyüzüne emanet ettiğim gezegenlerim... Ve yel değirmenlerim, Ve kağıttan gemilerim, Kumdan kulelerim.... Hepsi ve daha fazlası.... Hepsi senin yüzünden, böylesi suskun. Bense, pısırık bir sazendeyim... * Bugünlük çek gözlerini kalemimden... Var git, Benim sürüldüğüm, Seninse, diktatörlüğünü ilan ettiğin rejimlere... Benim seni yaşatmak için direndiğim, derebeyliklere git... Vapur düdüğüyle uyanıp, Tren katarlarıyla yarıştırdığım meridyenlere git... Git.... * Gerçi... Gitsen de kalsan da avuntusu yok, Bu kavruk, Tatar çizgili yüzümde beliren ,tahakküm izlerinin... Hele ki her çizgi, yalnız senin adını heceliyorsa.... Hele ki başımı vurduğum taşlar, günahlarımı ifşa ediyorsa... Ne olur git... Benim için değil, Kendini, içimdeki "sen"den kurtarmak için git... ve ne olur al şu omzuma yüklediklerini; Daha bir ağır geliyor bugün… Daha bir Yezit... * Bendeki aşk, böyle oluyor işte, Ey Dilruba... Beni, umursamaz gülüşlerle çileden çıkarma... Bilmiyor musun sanki; Saçında asılı Yusuf’a, Züleyhaca bağlandığım için tecrit edildim, bu sahil kasabasına... Şimdi, Başka başka çöllerde, aynı kum tanesinin gölgesindeyiz… Kim bilir belki umumi bir kuyunun dibinde birikmekte, Kim bilir belki de aşkın en son mertebesindeyiz. |
Edebi kalitesinden tavizsiz bir eser daha okudum yetkin kaleminden değerli şairem.
Teşekkür ederim paylaşıma.
Gönlüne, kalemine bin bereket .Selam ve sevgi ile.