anlatabildiğim kadarSen içimi bilmezsin Gösterdiklerimi görürsün ancak Şiir diye yazdıklarımı sesli okuyamam mesela Lanet adamın birisin dediğimde; Ben bu lanet adamı çok seviyorum cümlesi geçer kalbimden Sustuğumda; Dağlar devriliyordur çığlık çığlığa Altında kalmışımdır bir çığın Yüzümde aydınlık bir gülümseme vardır kimi zaman -Işığını senden alan- Kimi zaman yüzüne bakmam Umutsuzluğumun gölgesinden nasiplen istemem -Nasip kısmet meselesini de konuşalım bir gün karşılıklı Diyeceklerim var- Çınar altlarında çay içmek varken eşle dostla. Derbi maçlarının coşkusundan yoksun bırakamam içindeki çocuğu Şımartılmak istenen saçlarının döküldüğünü söyleyemem okşarken Sen sayarsın gizli gizli bilirim ya Bilmezden gelirim Biraz kör, biraz sağır, biraz lâl Kör topal tutunurum kolundan Sürüyerek Sürüklenerek Sen beni bilmezsin aslında Yaralarım içime kanar, yalnız sevincim bulaşır tenine İçim, içine akar coşkun ırmaklar gibi adımı ünlediğinde Bir göl nilüferi koparır yüzümden parmakların Çiy taneleriyle yıkanır damarlarımdaki kan sevince Uyku mahmurluğuna sığınır mağrurluğum Vurunca fikrim yüzüme Sen beni bilmezsin aslında en yakınımken bile Ben beni bilirim bazen Sonra ezberim bozulur Sonra ezberin Dilimizdeki şarkının ezgisi bozulur Detone olur hayat Biz kekeme Uzatmalara giden maçların skoruna bahis tutar aklımız Gönlümüz berabere. |