Külkedisi
Duvarın rengi saman kirlisi siluetin gibi
Sevdanda göstermelik mutlak kim bilir Kim bilir hıyanetin ne acı kokuludur Mistiksel duygularda fi zamanın Ne aşklar yaşadın yaşatamadan Uğruna ezilen duyguları da sen asmadın mı ki Şimdi acınasın var bilinesi yalnızlıklarınla baş başa Ve benimde seni terk edişim var Hayatımdan ebediyen silinmelik Derde deva şair sanırım kendimi Oysa şiire banıl sözlerim çığlıklara yenik Yüreğime dayalı namlunun zoruyla akıyor Kâğıda mürekkep edasıyla her daim Deniz dolusu gözlerine dalıyorum Umutlarımı sana banıp yıkadım Geç saatte hırçınlaştık senle Şafağı özgürlük kokan bir yolda iken el ele Yokluğunda kapım kilitli ışığım sönüktü Gün geceye dönükken yaslandım karanlıklara Birer gonca gül yaraların Ve ben uzağım hüzünlü yüzüne kirpiğin ıslakken Sıcak tebessümlerimi göndermek faydasız Güneşe küs iken yolculuğum Yazgıları değiştirmek suya Yazı yazmaya benzese de ecelle danstır aslında Sen gözünde yaş Elinde kalemi kırık bir şiirsin külkedisi Her sözün yarama parmak baskısı sanki Kan kırmızı dudaklardan dökülen Sızlasa da acıtmıyor yaram beni ve bedenimi Çünkü yerime Sen acıyorsun yüreğimin tesellisiz Ve şimdi ben kala kaldım ayazda Sana dokunamamanın verdiği çıplak ızdırabımla Belki sabah serinliğinde ansızın sendeyim Belki de grimsi bir sonbahar akşamında kim bilir |
Sevdanda göstermelik mutlak kim bilir"
ne denli bir kırgınlıktır ki yaşandığın,
böyle kana bulanmış yalnızlığın.
Her şeye rağmen şiir doğuyorya bir yerden,çok sorgulanmamalı bence "neden"