Hiç işte saçmaladım yine
/
Bazen, fincanımdaki kahvenin hiç bitmemesini istiyorum Bazen, bütün gücümle hiç susmadan konuşmak iyi gelecek sanıyorum Bazen de hiç uykumun gelmemesini diliyorum. Uyumak içimi katılaştırıyor gitgide, anlamsızlaşırken herşey kendi zamansızlığında zaman yanıbaşımdan akıp geçiyor, yakalayamıyorum. Böylesi olanaksız dileklerim olduğunda aslında hiçbir şey yapmayı istemediğimi farkediyorum. Ben aslında sadece SUSMAK istiyorum Ve bugüne kadar tanıdığım her insanı artık hiç hatırlamamak. / Sonra dönüp avcılara kızıyorum. Vuracaksan vur, öldür. Yada hiç doğrultma silahını avının üzerine. Yaralı bırakmak hangi mertliğe sığıyor. Sonra bakıyorum avcının kabahati ne? Av kendi gönüllü girmedi mi o menzile? Girmedi. Avlanan her daim masumdu, Elinde silahı ve gücü olan kendini Tanrı sanmıştı. / |