Kağıttan Kayık/ Kayıklarımızı su yuttu. Küçük bir su birikintisi bulduğumuzda Tüm kağıtlar kayık olurdu ellerimizde. bazen yaprakları kayık yapardık her renkten gözlerimizle binip üstüne gülücüklerimizi de yükleyip güverteye yüzerdik oyunları hayat sanırdık hayali bile kururlmamış sevinçlere kırardık dümeni çocuktuk işte, bütün malzememiz suya gömülecek cinstendi, ama Kalbimiz yine de vazgeçmezdi yıkılanın, batanın,sulara gömülenin yerine yeni kayıklar yapardık, hesabı kitabı öğrenmemiştik umutlar hiç eksilmezdi içimizde yollar hiç bitmezdi bu yüzden çocuktuk dedim ya, her şey mümkündü zira. sular çekilmeye başladı sonra birikintiler birikmemeye hani kayığımızı yutsa bile razıydık da, su birikmeyince kağıtlar kayığa dönüşemiyordu tahta parçalarını kılıç yapmayı suların çekilmesiyle keşfettik zira büyüyorduk ve yapraktan büyük kalkanlar aramaya başladık gözlerimize hüzün bulaştı hepside suların birikmemesi yüzündendi, zira sular birikmeye devam etseydi, her şeyi sadece kayık yapıp yüzdürecektik. İyice büyüdük, Yine yağmurlu mevsimlere eriştik ama Sular birikmeyi Kağıtlar kayık olmayı unuttu Sular birikmezse eğer, birikmeyi de unutursak, diyorum. Hesabsız kitapsız seferlere nasıl çıkacağız Hadi hep birlikte ağlayalım. / 14 keredir hala Nisan. Yağmurun adresidir adı esasen, kağıttan kayıklar kendisini boşa yazdırmadı bu yüzden.. |