Elif Lâ
Zulüm gibi bir şeydi yanlış hatırlamıyorsam
ruhum tren istasyonları gibi telaşlı sağa sola kaçarken gözlerim mutluluğun hürriyetiydi bir zamanlar. ... Kimseye söylemediğim anne karnım vardı geceyi uyutup gündüze depremler büyütürdüm. Çok sevdiğim de oldu terk edip gittiğim de En çok telaşla uçuşan eteklerinin müptelasıydı kahkahalarım ki onu da bir sabah soğuk bir sokağa terk edilmiş buldum Öptüğüm de oldu tükürdüğüm de. Beni kaygılı gülüşümle hatırla çocuk meskûn sokakların ruhuyla bir de içime dert olan daha kimliği oluşmayan özgürlüğümle. Beni eylül sabahının vurdum duymazlığıyla yalnızlığıyla bir de beni çok yaralayan yokluğumla hatırla. Mutluluğu sokak aralarında unuttuğumuz oldu bizim bir amacı olmayan kendimizin yarattığı oyuncakları sevdik daha çok çünkü plastik değildi kahkahalarımız ve atsan da kırılmazdı kolu, bacağı. Hürriyet adımız yaşam biçimimiz sokaklardı Bizi bir tek soğuk hava vururdu ona da eyvallah deyip avuçlarımızda hohlayarak ağırlardık. Çünkü elif gibi dik durmak adettendi bizim şehrimizde. |