Penceresi Yırtık / LâNe vakit pencereye konan yitik bir serçe ölse içimde Garip bir hüzün ağlarım kente … Dilime zerk edilen yargısız cümlelerin öznesi gibi Saklanıyorum özüme Özüm kırılmış pencerelere takılan poşet gibi sahipsiz sanki Dolanıp duruyor ellerimde. Ölümü öptüğünden beri hiçbir şehir kucaklamıyor beni Saçakları yanan göğün zehri zerk oluyor dilime. Hani gök öper ya en anlamsız sabah vakitlerinde İşte o an üstüme yığılıyor ağlamaklı kirpiklerin Yine sevsene der gibi Kolu kırılıyor içimde. Neden bilmem Şiir bile biriktiremiyorum kaygılı çocukluğuma Her sese kulak verdiğimde anlıyorum ki Çocukluğum, ızdırabınla ganj nehrinin çamurlu sularına gömülmüş Ve beni yitik bir serçe bulmuş düşümde. … Evet, birçok adamı sevdim Öptüğüm de oldu, öldürdüğüm de. G-özüme sokulan peş para etmez puştların kader çizgilerini de gördüm Dahası hep sevdim yalnızlığımı Geceye küsmeleri saymazsak eğer En çok özlenen sigara molalarında terk ettim seni. Sonra bir daha öptüm ve yine öldürdüm. Soğuk duvarlara yansıyan silüetine sövdüm birde Öyle güzel durmuştu ki kalbin örttüm üstünü de. Özlediğimde gördüm ki Köşe başı serserilerinin duasına kalmış umudum Sonra bir daha sövdüm… |