Çernobilin ÇocuklarıŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Yıllardır üzüntüsünü yaşadığımız olayı bir gazetede çernobilin acı mirası adı altında fotoğraflarını görünce yazmaya karar verdim şiiri. Onlar kadar derin değil belki duygularım ama az da olsa onların gözüyle görmeye çalıştım.
Bileklerimden kırık ellerim vardı benim...
Anne kelimesini yarım yamalak söylerken Yıkıldı dünyam. Penceresi yırtık bir dünyadan asılsam nafile Uçurum ayaklarımın altındayken Bir adım daha atsam annemsizliğe kucak açacak. Solungaçları zehirli düşlerim vardı benim... Çanak çömlek oyunlarından bilirdim patlamak kelimesini Oysa dünya başıma yığıldığında anladım ki Hayatın şah damarları patlamış kulaklarımın içinde Ellerimle kapatmaya yetişemedim. Bakışları kırık yaşıtlarım vardı benim... Bir gözüyle umudu acılarıyla beslerken Diğer gözüyle karanlığı büyütecekti. Bitap ve çaresiz sayıklamalar dökülürken zihninde Geceyle gündüzü öğrenecekti aynı bakışların tatminkarsızlığında. İki kolumun yanında bir kolum daha vardı benim... Belki hayatı daha iyi sarmak içindi Bilmiyorum. Ya da bir başının yanında bir tane daha olan kardeşimin Saçlarını okşayabilmek içindi. Mavisi yırtık düşlerim vardı benim... Mutluluk artık bir hastalık kadar bulaşıcı Dokunduğu vakit öldürüyor. Gözyaşları bulutlara değince Zehirli atıklar gibi kanına karışıyor. Hayatı ertelemeye takati yok sanki Bir gün daha siliyor hayattan Düşmesiyle üç el sallıyorum ağlayarak. 01:23 de Çernobil’in ağlayan yüzüydüm ben... Umudumuz yokluğu zifiri kuyulara bağışlayıp Yılda bir hatırlanan ekranın tuhaf yaratığı gibi sahipsizdik. Oysa biz hep aynı ızdırabın çocuklarıydık. |
kaç çocuğun gözbebeklerine fütursuzca daldı...
bu büyüklerin akıllarından zoru var diye
neden hep ölen çocuklar...