İki Salkım Duman
İki Salkım Duman
I. salaştır ellerim kadın zindânlar söyler bunu her gece en az bir şiirle boşalırım yağmuruma ıslık katarım… varsın uzaklığım anlaşılsın! şimdi gelelim asıl mevzuya aslolan neydi ki, yüzümüz belki belki gözlerimiz, sincap gibi bir şeydi! öyle dedi duvarın saatinde baygın bakan kedi zamanı yalıyor, yalıyor hayatı soğuk komalar getiriyor bana inciniyorum inceliyorum ne zaman rüyasına dalsam kentin yani kent dediğim bir gezegendir yani gezegen dediğim de bütün her yer ve hiçbir şeydir varolan kısrakların değdiği koku öte tendir… meselâ ilkin ne zaman öldüğümü bilmek isterim suçumdur, suçsuzluğum- bedelini öderim neden cennet bu dünyanın hegemonyası? bilmek isterim ne hatırdı çiçeklerin bana yası bilmek isterim turuncudur ne anlamsızsa moru ellerim karanlık şifreler kilidim kimdir bilmek isterim. bana duru bir su getirecekse ölüm ağzımı kesmişimdir haydut rüzgârlarla sokak çocukları evimdir, üşümüş aynalarımda ısrar pekleri ve rüya, düzülmüş yansımalarla bırakırım tanrının kayığını hiçliğe tıklatırım, âh gözüm misafir koma yolsuzluğu: inceciğim, uçmasam yürümek isterim. II. kösnüyorsa bildiğinden ağrıyı gecikmiş tiren biletleri kokar annem hayata ne zaman erken çıkmışsam! anla beni diye başlıyordu her sabah… ya yazdıysam… Payanda |
Hep yarım kaldık, belki de hiç