Fil Teorisi
Fil Teorisi
başında tepsiyle yürüyen adamlar iyidirler, ekmeğini göğe tutarlar dengesiz de değildirler, bu onların felsefesidir yürümek, varmanın merâkıdır sebepsiz yürümek, üzünçlü hayat velespitidir. dalgın dalgın bir sokağı geçersin toprağını irdelersin uykusuzluğun temiz bir kâlp bulsan uzanıverirsin hemen ama yoktur! bir mevsim daha geçmiştir senden yâni en azından öyle olurdu bizde yalnızların fil teorisini tartışığı mecliste! korunurdu bakış eskitilmiş gurur aynalarından kendine bir vücut seçerken ölüm tırnaklarının arasına giren o soğuk uz sanki biz, üç kuruş daha rüzgâr görmek için bir kadının saçlarına bakmadık mı uzun uzun? ismini bilmediğim kadın lara: senin için göğü alçalttım sana verdim yavru bir uğur vardı üstümde gece geldim soyundum, soyundum, ıslandım büzdüm acıyı, aşka yeltendim. konuşturma şimdi ufku bulutların çetelesinde değil gözlerin bilsem? özleyecek ve özletecek seni unutsam? hatırlayacak ve hatırlatacak bana yorgun bir kış atkısı olarak asılacağım boynuna nâzım hikmet okumak yakışacak cıgarayla, parkayla huzur için sloganla kasılacak suskunluğum… sana kalacak attilâ da pembe panjurlu evler arasına bir kiremit daha kesilecek günışığımızdan bilmenizi isterdim miydim karmaşık, söylem terletilmiş ağız uyuşuk bir süzülüş dalgalarla ve ben şâirim iddia etmiyorum şiir yazmasaydım da ölsem miydi suskunluğum karmaşık… dur durağı’nda üç ateş: kayıt altına alındı. her şey tamam tastamam bulut! bir sevinç tarlasına düşmüş babamın etiyle sıcacık bir günah belkisiyle yatıştırıyoruz ahları… kadınların memeleri kaval kadınların bacakları keman, fakat kadınların ağızları vurmalı çalgı değil! burada bütün ısmarlamalarına rağmen kudurmuş ağrılarla, sesini kıstırıyoruz ağlayışların rengini bul, beni uta’ndır zar at zamansızlığa bir kaçış keşfet kendinden en incecik yollarında kimdik, gidiyorum gidiyoruz, kimdim! Payanda |