köpeksi bir deryada yasaklanamazdı omuzları kadınların şeh ve vet ölümün kapı numaralarıydı tanrıca bilinen ve mühürlü gittim çaldım uykumda üç kere birinde sesin açtı çağırdım yaşamaya seni ağrıma yollar giderken tersine ayaklarımı bağladım, kalbindi üç kez üst üste uğramayınca cenaze namazımın kılınmayışı.
gözüm duymalıydı seni ağzım görmeli yakarışlarımdan yağ çıkartan analar eli babaca dövülmüş sabunlara ihtiyaç üzre girilen denizlere varıncaya dek ağlamaktan ıslanmış birkaç çiçek ancak açıklardı cumartesi günleri kanın çağıltısını ne zamansavaşsak yerimi alırdım yalnızlığa saygı desen üçüncü sınıf bir lokanta bizim bağırsaklarımızdan ötürü ve yapaycılık, loser, ve fazla günah örtünce memelerini ıslah evlerinin
kızıllığına doyum olmuyor doğanın yamaçlarında kuşların lekeleri ve aşağı bakıyorum yerimi sabitlemeye sokağı arşınlıyor örümcek sağa bakmadan tütünden kesiliyorum yaram ölmediği için bakınıyorum ki, Yok pencereler azlığı anlamaya Herkes uyumuş fazla plastik.
güç, bilince yüklenen derin dayanak hırsla ve kuvvetle yüklenip nedendir dedirtmiyor ağza yargılar artıyor uykular sakat eziyet bu özgürlüğe ve fazla güzelliğe şimdilik yurdumdur bildiklerim ötesinde çok yol var yürünecek seninle olsa ne çıkar seni benden çıkart diyecek.
saçlarına kıvrılıp uyurum devletten alacağım kalmazsa çünkü öyledir ellerin çirkinliğe borçlu ve düşman, arınmaya dokunurum sana hiddetimi de bağışlarsan elmadaki kurdu affedersen yalnız bana mektup yazarsan dişimi sıkar devlet kurarım sana yanaklarımda yalnız üşümeye bakan yanaklarımda ve iç sesimi gargara yaptığım yanaklarımda
ol ki bir geceden düşen ay ışığı, şimdilik kaptanların eskidi düdükleri ve bilet geçmiyor artık banknot da dahil sevdaya
yürümeli öyleyse neden bakmadan narın içine sabahları bir kot gibi giyip çıkmadan aceleyle sesleri takip etmeli bu size anlamsız ve gördüğüm yerde fareleri ezmemeye de dikkat ediyorum sana bakarken bir tek görmüyorum sanrıları okuldan kaçmış bir çocuk oluyorum rıhtımda kireçli bıçak son uzaklığa bakan yakın içli içli bir hülya soyunması kanatları kırık fazla uçarı. şimdi gel koluma
ey kolsuzluğa kol fazlaca ahtapot sar beni otların birbirine şöylece kenetlenişi gibi bizden devlet çıkmazsa da iki halk aynı anda çıkar.
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
UğUltular şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
UğUltular şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bilirsin ne zaman seni okusam içim…avucuna düşer.Gözüm duyar,ağzım görür.Otlar birbirine şöylece kenetlenirken ben trenlerin altında kalmaya ve aynı günahlardan yanmaya söz veren iki çiçeği hatırlarım.Sonrası mı? Gülüşün ünlem.
Şiiri okurken arada kullanılan iki büyük harf dikkatimi çekti: Yok ve Herkes şeklinde. Başlıkta da U var. Daha önce bir şiirinde vardı, birleştirince anlamlı bir şeyler çıkıyordu . Burada de şairce elbet manalıdır ama ben okur olarak çözemedim.
İçeriğe gelince;
"tütünden kesiliyorum yaram ölmediği için"
"dişimi sıkar devlet kurarım sana yanaklarımda"
"bizden devlet çıkmazsa da iki halk aynı anda çıkar"
...
Ne diyebilirim ki
Farklılıklarla 1 olmak... Olmuyorsa her farklılığı 1 kabul etmek.
"çağırdım yaşamaya seni" demiş şair. Bundan güzel temenni mi olur?
Aklında bir dizemin kalması ne hoş. Evet o dizemi söyleyince anımsadım, fakat biraz bakındım bulamadım. İyice arayıp ancak o zaman diyebilirim doğru mu yazmışsın diye. Fakat bence doğru. Hem okuyucunun aklında kalandır asıl dize. Su yolunda olsun... Gecen olsun, teşekkürlerimle.
Duygular satırlarda bu kadar özgür bir şekilde ifade edilebilirmiş onu da etmişsin Üstadım. Yüreğine sağlık. Şiir budur zaten her okuyanda farklı tat bırakan bir yazı, bir manzume, bir hayat tarzı... Tebrik ediyorum