Dostlarımızın bize gösterdiği sevgiyi abartmamız, duyduğumuz minnetten değil, takdire ve sevilmeye ne kadar layık olduğumuzu herkese göstermek içindir. la rochefaucauld
ıssızlığım saklanan seslerle uzuyor körfezin hıçkıran sesini duyuyorum acısının sırrı çözülmeyen orospu şehir sana doyduğum yerden bakıyorum kuşlarına
benim salınan hissizliğim senin serin hiçliğin ne güzel bulmuşuz hürriyetin makamını tenimin rengidir ağlaman şu dağlarını yamacıma getir gece dolaşılan yolları gizli dertlenilen meyhanelerini şimdi yazamam deyip, kesik kesik öksüren şairlerini getir
ay kaçtı gözlerime hatırlamıyorum yıldızları dansıma eşlik edecek yağmurlar getir yoğun bakım ünitilerinden korkulu yalnızlıkları bu soğukta, soğukkanlılığını yitirmeyen evsizleri getir çaresizliğini göstermeyen en gururlu yüzleri getir, satalım dünyanın anasını getir dediysem getir tek başına ne işe yarar şenlik
içimdeki delice panayır sıkılmış maskeli balodan soydum zorla giydirdikleri tüm kostümleri çıplak kalırsam aydınlanacağım sanki isyan kopunca akıldan akıldan kopunca isyan daha bir başka tanıyor kendini insan anladım neden bu kadar yabancıydım sana getir, tüm ışıklarını getir,,,
sevdiğimin üşüyen gamzelerini getir göğün en sevdiği şarkıları hayallerinin elini bırakmayan devrimcileri getir ekmeğin ucundaki canı getir seni öyle çok özleyeceğim ki diyen hoşcakalları baharı bekleyen tütün kokusunu bayatlamayan kelebeklerin, bitmeyen aşklarını getir bir ülkenin pırıl pırıl gençliğini istiyorum çiğeri üç paraya körleşenler kalsın kardeşlerimi getir...
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir. Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
sevdiğimin üşüyen gamzelerini getir göğün en sevdiği şarkıları hayallerinin elini bırakmayan devrimcileri getir ekmeğin ucundaki canı getir seni öyle çok özleyeceğim ki diyen hoşcakalları baharı bekleyen tütün kokusunu bayatlamayan kelebeklerin, bitmeyen aşklarını getir bir ülkenin pırıl pırıl gençliğini istiyorum çiğeri üç paraya körleşenler kalsın kardeşlerimi getir...
Güzel anlatımı beğeniyle okudum üstadım, Yüreğine kalemine sağlık, yürek sesin hiç susmasın..... Saygılar selamlar...........
Senin şiirlerin ilk bakışta sanki bir yalnızlığın veya imkansız aşkların çığlığı gibi gözükür sonra öyle bir ilerler ki koca memleket üşür memleket yalnızdır memleket çığlık çığlığadır
yani demem o ki kısır değil hiç biri herkesin işleyebileceği bir konuyu alır en doruklara taşırsın sende böyle bir büyülü hava var ki ekmek gibi aziz
harbiyim, biliyorsun canım.
(Diyorum ki bu yaz, bizim Waratte kuzumuz da olsa üçümüz sabaha kadar sahilde bağıra bağıra şarkılar söylesek ve ağlasak, sonra da çılgınlar gibi gülsek herkesin yerine...)
Tüylerim ürperdi,bir üşümek aldı beni, gözlerime yaşlar yürüdü. Ciğeri üç paraya körleşenlerin devrinde kaç tane kaldı hayallerinin elini bırakmayan devrimciler? .... Çook güzeldi çoook. Saygılar.
ısssızlığım saklanan seslerle uzuyor körfezin hıçkıran sesini duyuyorum acısının sırrı çözülmeyen orospu şehir sana doyduğum yerden bakıyorum kuşlarına
benim salınan hissizliğim senin serin hiçliğin ne güzel bulmuşuz hürriyetin makamını tenimin rengidir ağlaman şu dağlarını yamacıma getir gece dolaşılan yolları gizli dertlenilen meyhanelerini şimdi yazamam deyip, kesik kesik öksüren şairlerini getir
ay kaçtı gözlerime hatırlamıyorum yıldızları dansıma eşlik edecek yağmurlar getir yoğun bakım ünitilerinden korkulu yalnızlıkları bu soğukta, soğukkanlılığını yitirmeyen evsizleri getir çaresizliğini göstermeyen en gururlu yüzleri getir, satalım dünyanın anasını getir dediysem getir tek başına ne işe yarar şenlik
içimdeki delice panayır sıkılmış maskeli balodan soydum zorla giydirdikleri tüm kostümleri çıplak kalırsam aydınlanacağım sanki isyan kopunca akıldan akıldan kopunca isyan daha bir başka tanıyor kendini insan anladım neden bu kadar yabancıydım sana getir, tüm ışıklarını getir,,,
sevdiğimin üşüyen gamzelerini getir göğün en sevdiği şarkıları hayallerinin elini bırakmayan devrimcileri getir ekmeğin ucundaki canı getir seni öyle çok özleyeceğim ki diyen hoşcakalları baharı bekleyen tütün kokusunu bayatlamayan kelebeklerin, bitmeyen aşklarını getir bir ülkenin pırıl pırıl gençliğini istiyorum çiğeri üç paraya körleşenler kalsın kardeşlerimi getir...
Şiiriniz Ceyhun Atuf Kanusu'nun Bütün Dünyanın çiçekleri Getirin adlı şiiri bana anımsattı. Tüm güzellikleri,yaşamak istenilen tüm zevklerin girdamlarını,barı yoksullukların,fakirlerin ,çaresizliklerin istemlerin de unutmayınz...Tüm sevgileri de unutmayınız...Her şey gönlünüce olmasını dilerken emeğinize sağlık...Sevgi ve selamlarımla...
Üzülme Nigin Hanım, Devricilik öyle bir şeydir ki,çektiğimiz o acılar,o haksızlıklar alnımızın onuru oldu.Evet ezildik ama eğilmedik.Biz yaşadık o akımı.Duymadık çektik.Bizi görenler saygıyla karşılıyor.Yetiştirdiklerimiz aradan kırk yıl geçtiği halde saygıyla ve özlemle bizleri aramaları her şeye bedeldir. Onun için değerli arkadaşım şan ve şerefle yaşadık,hürmetlerimle...
Madem ben de anlatayım şairim 6 ya da 7 yaşlarındaydım o zamanlar babam öğretmendi konyanın küçük bir kasabasındaydık hayal meyal hatırlıyorum büyük abiler beni duvara dayadı baban sağcı mı solcu mu dediler terliklerime bakmıştım o aralar terliklerimi düz giydirmeyi öğretiyorlardı yine ters giydim zannetmiştim,,sonra babam bir gün gitti günlerce gelmedi geldiğinde ne o beni gıdıklayan bıyıkları vardı ne saçları.. Hepimizin bunun gibi öyküleri vardır ve o ateş söner mi bilmem ama yaşam hep aşınması zor dağlarla çevrili .. Saygım ve selamımla
Nilgün Hanım, Çok üzdünüz beni çok,yazmak istemezdim ama yine de yazayım kısacası;ben Hınıs yatılı bölge okulunda Müdür Yardımcısı iken 1980 3 kasım günü hergün birlikte oyun oynadığımız polisle beni masam başında çalışırken aldılar.Ben kendilerinden musaade almak istedim.Beni evime kadar getirdiler.İçeriye girdim.üçgün önce üzerine su dökülen 2 yaşında ki küçük çocuğum beşikte idi.Onun yarasına bakmak istedim,zaten hastaheneden yeni getirmiştim.Bana baba seni mezara mı götürecekler deyince,o an için çok üzüldüm çok gözlerim bulutlandı.Sonuç olarak bizleri Erzurum sıkıyönetim dokuzuncu kolordu dışkapı hapishanesine götürdüler. Altı ay sorgusuz içerde kaldık.Sonuçta komizmi övmeden TC 142 mad.göre ceza ve ardında sürgünde kaldık.Nazımın dediği ben gitmesen,sen gitmesen o gitmezse karanlıktan aydınlığa nasıl çıkarız.Uzun ve meşagetli bir yoldur devrimcilik.Karşında aşınması zor dağlar vardır...Ama o ateşi söndürdüler... yine umutluyum sevgili can dost...Sevgilerimle...
Üzülme Nigin Hanım, Devricilik öyle bir şeydir ki,çektiğimiz o acılar,o haksızlıklar alnımızın onuru oldu.Evet ezildik ama eğilmedik.Biz yaşadık o akımı.Duymadık çektik.Bizi görenler saygıyla karşılıyor.Yetiştirdiklerimiz aradan kırk yıl geçtiği halde saygıyla ve özlemle bizleri aramaları her şeye bedeldir. Onun için değerli arkadaşım şan ve şerefle yaşadık,hürmetlerimle...
Madem ben de anlatayım şairim 6 ya da 7 yaşlarındaydım o zamanlar babam öğretmendi konyanın küçük bir kasabasındaydık hayal meyal hatırlıyorum büyük abiler beni duvara dayadı baban sağcı mı solcu mu dediler terliklerime bakmıştım o aralar terliklerimi düz giydirmeyi öğretiyorlardı yine ters giydim zannetmiştim,,sonra babam bir gün gitti günlerce gelmedi geldiğinde ne o beni gıdıklayan bıyıkları vardı ne saçları.. Hepimizin bunun gibi öyküleri vardır ve o ateş söner mi bilmem ama yaşam hep aşınması zor dağlarla çevrili .. Saygım ve selamımla
Nilgün Hanım, Çok üzdünüz beni çok,yazmak istemezdim ama yine de yazayım kısacası;ben Hınıs yatılı bölge okulunda Müdür Yardımcısı iken 1980 3 kasım günü hergün birlikte oyun oynadığımız polisle beni masam başında çalışırken aldılar.Ben kendilerinden musaade almak istedim.Beni evime kadar getirdiler.İçeriye girdim.üçgün önce üzerine su dökülen 2 yaşında ki küçük çocuğum beşikte idi.Onun yarasına bakmak istedim,zaten hastaheneden yeni getirmiştim.Bana baba seni mezara mı götürecekler deyince,o an için çok üzüldüm çok gözlerim bulutlandı.Sonuç olarak bizleri Erzurum sıkıyönetim dokuzuncu kolordu dışkapı hapishanesine götürdüler. Altı ay sorgusuz içerde kaldık.Sonuçta komizmi övmeden TC 142 mad.göre ceza ve ardında sürgünde kaldık.Nazımın dediği ben gitmesen,sen gitmesen o gitmezse karanlıktan aydınlığa nasıl çıkarız.Uzun ve meşagetli bir yoldur devrimcilik.Karşında aşınması zor dağlar vardır...Ama o ateşi söndürdüler... yine umutluyum sevgili can dost...Sevgilerimle...
hayallerinin elini bırakmayan devrimcileri getir ekmeğin ucundaki canı getir seni öyle çok özleyeceğim ki diyen hoşcakalları baharı bekleyen tütün kokusunu
Yüreğim öyle doluydu ki zaten şiiri okuyunca ağlamaya başladım... Tanıdık bildik ruh halleriydi şiir.. ve sonrasında istemler.. Ne çok özlemiştim hayallerinin ellerini bırakmayan devrimci düşünceleri... Yıllarca hapishanelerde iç organları çürüyen ve sonra çıktıktan sonra çokta yaşamayan sevdiklerimi düşündüm..Ali abim geldi aklıma sonra birgün şöyle demişti bu yolda öleceğimi biliyorumda seni çok özlerim be mavi kız bana mavi kız derdi kendisi... Mavi kız umutları sakın yitirme derdi ben ölürüm bin tane Ali gelir.. Böyle insanları sevdik biz.. Baharları bekleyen.. Şairem aldın götürdün beni nerelere çok teşekkür ederim harikasın sen tüm hüzünlerin içinde şiirle bütünleşmek ve şiirle tekrar onları yaşamak bu işte diyorum..ve kalemin gücü hissettirebilmek.. ben bu şiiri olduğu gibi yüreğime alıyorum sevgimlesin her daim...
Edebiyatdefteri.com, 2016. Bu sayfada yer alan bilgilerin her hakkı, aksi ayrıca belirtilmediği sürece Edebiyatdefteri.com'a aittir. Sitemizde yer alan şiir ve yazıların telif hakları şair ve yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Sitemiz hiç bir şekilde kâr amacı gütmemektedir ve sitemizde yer alan tüm materyaller yalnızca bilgilendirme ve eğitim amacıyla sunulmaktadır.
Sitemizde yer alan şiirler, öyküler ve diğer eserlerin telif hakları yazarların kendilerine veya yetki verdikleri kişilere aittir. Eserlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur. Ayrıca sitemiz Telif Hakları kanuna göre korunmaktadır. Herhangi bir özelliğinin kısmende olsa kullanılması ya da kopyalanması suçtur.