elinde tesbih galatanın şapkasının üzerinde kar martıları ve burjuva gülüşü dudağında buğusu tüter nargilenin aşk kokar yeditepe erkekçe duruşu vardır belindeki kösteklinin -zaman durmuştur oysa- ... on ikiyi gongladımı Dolmabahçe iner göğün perdeleri ... öpüşürler arsızca boğazın dul geliniyle öyle işte uzaktan ne serpebilir kız kulesi eteğindeki denizi ne eğilebilir galata bahtsız azizeye ...onlar fısıltıyla sevişirler işte öyle uzaktan
belki de bir cevapsızlık sanatıdır aşk neden ve niçinlere yağmur ya da kar ne farkeder biri kederleri şiirle yıkar diğeri bembeyaz k e f e n l e r .....bu şehir tuğla aşklar müzesi
kaldırımlarda hindistan cevizi rendesi misali kar hayaletleri yürür beklenenlerin ... tuhaf bir hışırtı sarar
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
"leyl" şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
"leyl" şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Duygular nakış nakış işlenmiş, finalde ise tavan yapmış...
İstanbul'un efsunlu güzelliklerinden, Kız kulesi'nden tutunuz, kâbe'ye kadar uzanan bir vuslat özlemi ve yalancı sevdalara yapılan atıf, o kadar içten işlenmiş ki şiir, hayran kalmamak ne mümkün Sayın Hocam... Yüreğinize sağlık.
biraz dağınık oldu.. haftanın belirli günleri Kuledibinde ve kızkulesine yakın oturunca kar yağınca en çok dikkatimi onlar çekiyor sanırım üşüyorlar belki de..
hem çok yakışıyorlar birbirlerine bir martı sağdıçları olur musun dedi gülümsedim kadından sağdıç görülmüş mü dedim sağdıçlık kalsın Tac Mahal'e..
...
yazdıklarım da ben gibi dağınık bu aralar canım arkadaşım ama O'na sarılınca tüm acılar susuyor inşallah nasip olur gitmek..
İstanbul aşk kokan şehir,her dilden her renkten sevdanın bazen azize olup tütsülerle saklandığı,zaben eski bir Osmanlı minaresinde yuva yapan güvercinlerin kanatlarında gizledikleri sırrı ilahi ile ezan-ı Muhammediye olup tepelere yankılandığı ,örtüsü ne olursa olsun en çok yakışan ,sokaklarında yürüyen asr- aadet zamanından kalma ruhların taş medreselerin duvarlarına yaslanıp ağladığı, kadim sevdaların cennet köşkü. Ömür neye adanmışsa o kadar kıymetlidir. Ölüm nerde gelirse gelsin yüreğin yaşadığı yerdir önemli olan. Mukaddes yerlerde ölen kutsal yere mi gider? Ömür adanmış ise en yüce olanın yoluna ,ölüm o mukaddes yolun kapısını aralar ve dünya zamanı tükendiğinde yeni bir boyutun kapısı açılır,yeşil,beyaz ve mavi renklerin ışıltılarıyla. Belki bir pırlanta değerini bulur en mahir kuyumcunun tezgahında. Ruhu huzur bulur ulaşıp saadet makamına. Aşk uğruna sürünülecek sevda sarayının kapısında asılan bir ip bile olsa ondandır ancak. Bu boyutta efendimize aşık olan diğer boyutta onunla komşu olacak. Allah'ın taleplerinizi hakikate erdirmesini ve iki cihan bahtiyar olmanızı can-ı gönülden isterim değerli şair. Bir şehrin kirini örtüsüyle ak pak eden kar ile başlayan şiirinizin menzili olan kabe'de ellerinizi açtığınızda dualarınızda anılmak ümidiyle.. Selam ve saygı benden.
gözlerim ardımda kalır
yok -bu gece ölemem-
bir ağlasam kapaklanıp
götürsem peşimsıra sevdiklerimi
sağımda Mescid-i Aksa
göğsümde Kuran
ben efendime aşığım
ben Kâbe’de ö l m e l i y i m
dizlerim kan revan
bir anlamı olmalı aşk uğruna sürünmenin
değil mi ki hangi kalbe dönsem ağzında "pudra şekerine banılmış"
sahte gülüşleri...