Sen Yıldızlara Koş Baba‘’sen yıldızlara koş canım yıldızlar sana gelemez ki’’ bize yalan söyledin baba hani koşulurdu yıldızlara yalın ayak oyun topraklarında kaldı bir/dir/bir masalı okundu (parantezin) içine adı bir ezan vakti göremedik harfleri saplandı ayın çengeli her bir/imizin soluğuna öğrendik ki, değildir bir/ iken bir/i kilere doldurup fıçı fıçı gözyaşı bazen sıfır da edebilirdi mümkündür sanıp yıldızlara koşmak yalın ayak ayaklandı emeklemeden yıllar avucumuzda patlarken fırtına çırılçıplak turuncuydu şafak sidik yarışı. it dalaşı ayırmaya çalıştıkça yıldızları az ırak. çok uzak çok sönük. az parlak çığ gibi döküldü yeşilbaşlı suna avı duyulmuyor baba yıldızların sesi yaralı dilleri hangi bir/ine dokunsan gözleri sisli nasırlı elleri anamızdan kalan doğum karası renkli cam kavanozda saklı bir/bir/inin içine geçen enselerde büyüyor diken tarlası kızılbaşlı gelinciklerin çoktan yapılmış hasadı rutubetli defter aralarında hatıra şimdi kokuşmuş mavi mezarlığı bayramda hep ilk sırayı çekiyor ziyaret saati baba ya giydik senin kasket izini alnımıza ya anamızın büyük gelen kürkü sırtımızda zamanın dilinde içli ezginin tınısı keskin bıçak camdan ince teni zarda çatlak yaşlı gözlerde parlıyor notası yaldız yaldız bak akordu bozuk basmaya çalıştıkça kopuyor ömrün teli dinmiyor sonra yaşamda hüsran melodileri baba artık kapat yıldızları çok yoruldu gözlerim Blackless |
okadar olur...