ISLAK ŞARKI
beni rüyalarından soyunduğun günden beri
ödünç rüyalar besliyorum koynumda şehrini bırakıp geride düşlerime geldin sessizce sen gitmiştin…. karabulutlar taşlıyordu aklımı yok sayılıyordum her çıktığım yolda aşk ölümdü öldük şiirlerimizle gömdüler bizi ne namazımız kılındı ne selamız verildi yanıyordu çöller çöreklenmişti karanlık üstümüze ay kapanmıştı gözlerimize ateşini kaybetmişti cehennem yandık yanıyordum bedeninde günaha davetkârdı şeytan günahlar gözlerimizde isyan günah sendin günahkârdım tüm dualara haliyle sen soluğum yoksunluğum yarınsızım , rüyalarımdaki alacasına saklandığım gece duymuyorlardı çığlıklarımı seni basıyorlardı yaralarıma çığlıkları askıya almıştı hüzünler başka bir zamanda ağladık çığlık çığlık sen tükenmek bilmeyen denizdin içtikçe kanamıyordum tenine her dokunuşumda şahadet ederdi yüreğim kapıyı çekip ardından yinede gitmiştin şimdi ayyaşlığıma aşina sokaklar dudaklarımda senden kalan ıslak bir şarkı ayaklarımda çarpık birkaç adım bundan sonra her şey hüzün yüzüm düşmüyor aynalara bile ağlasam karışacak gözyaşlarım gözlerine edasını kaybetmişti sabah yeli sen denizlerin ötesinin çileli sevdası ben toprağın çatlak yüzü saçlarında tutuklanmıştı ay sabaha keş düşerdi güneş benim dona çekerdi yüzüm artık yabancıyım yaşadığım şehre her düş düşkün her rüya riyakar ateşi kor ile söndüren kadın kelimelerim sevişiyor satırlarla bir şahadet edasıyla şiirler yanıyor sakladığım sözcüklerin enkazında sen üzülme diye gözyaşlarımda boğdum zamanı aklandı şiir günahından şimdi yazdığım şiirlerle vur beni güneş mağrur ben isyankar ölümü kokladık koynunda lime lime döküldüm adın ölümdü ve öldüm |