kuşlar yedi “kün” havalanır yarasından sevilrse insanŞiirin hikayesini görmek için tıklayın benim can kardeşim sevgili Aynur Engindeniz"in yazısını okuyunca karalamıştım bir kaç satır.
O"na o an bahsettim ancak vakit bulamadığım için ekleyemedim. şimdi paylaşıyorum. çok daha güzel şeyler yazacağım sana söz(: du biraz daha düzeleyim sonra...içimin canosu yaralarımdan öp beni Allah yarınlar kanamasın içimde birazdan Nur”a dökülür sokak gözlerimizden bak çok ağrılı bir can çok usul usul iner üstümüze o akşam ellerimiz Yesrip"ten kalma bir yaşam var çok uzaklarda orda işte yorgun bir nehir kıyısında inerken dağdan ıslak bir dua eriyecek yüzümüz gür bir yorgunluk sesiyle parça parça bölünecek dünya içimiz ki çözümsüz rüya sökülecek bizden ikra bu sonsuz bir ömür sanki bu öyle sürünceli bir ölüm bil ki annemin yaşı kadar yaş(l)anmışız gibi kadar ölmeyecekmiş görünürüz misli öyle ya suya ömür biçilmez derdi benim annem öperken saçlarımı en nurlu yorgun telinden bırak diyorum anlamasın kimse bizi o vakit bırak diliyorum üstümüze sönsün tüm gökler diriliyorum biz ne kadar tanısak da bizi bu uzak kadar bırak tanımasın çocukluğumuz bizi bu aralar sormayalım masal kitaplarına çizilen bizi mesela okul sıralarına dönmeyelim asla ve kimse anlatmasın bizi kimselere bir daha bende babasız bir kabirde büyüdüm zaten sen gibi o çığlık yutan ölüler gibi bu karanlık rüyanın lügatinde ölmek de doğmak kadar hep diriydi bak Nur”a şakaklarımda kanlı akan bu ahit var ya ve ağzımda kuşların öfkeli o izi birde bilirim ordan yaralıyız ikimiz de boğazım ki sonsuz bir gök boşluğu bize ondan bütün serçeler dökülüyor içimin göklerinden kalbim o ağlak Sitare kabrim koca bir uzay yolu izle soluğum küflü bir merdiven altı yedi kat göğe doğru asice direndi ellerim kanadı yırtık bir kapı aralığydı bu resmi çok iyi bilirdim senden geçmeyen o eski dünden emanet gözlerin taşıdığı hikâyeleri gözlerdim öteden dedim ki artık dayanamıyorum yüzümde tarih silindi tarihte adımı gördüm geçmişim yitti ağlayamıyordum ömür dedim böyle ağrılı ve çok büklüm bizden yürür bize hâlâ bilirim Seni içim(d)e böyle göm(r)düm baktıkça nasılda eksilir zaman Nur”a ve iyileşmez hiçbir yara gün tükenince sahi ya ikimiz diyordum ve bak bizden kopan bir yol daha görüyor musun ağyarı doyuruyor kırgın bir gök altında ve dünya mavisi kesilmiş bir gün sonu görüyorum onu umudu saksıda tükenmiş gülün annesiz bir mevsimden kalma su ellerimizde yetim gülibrişim bir susku nasılda yol sorar o asil tutku ben yine bizden sürgün ölüm göğsümde suçlu sustum ona çok oda bana sustu gideriz elbet Nur”a İz sürmez olur ardımızdan kör zaman avazı çıktığı kadar haykırır bize rüzgar bir elif kadar ıslanır ağzımız o gün sağırız biz körüz biz kan ırmağında dağılır ay görürüz kırılır kolları elbet bu dağın çatlar ortasından bir sabır taşı ve yüklenemez kul yükünü hiçbir taş bilirsin terk eder artık annemiz bizi yüzüstü devrilir içimize zaman kırılır kirpiklerimizde güneş avuçlarımız iki kuzgun-i ateş kıyamet kopsa korkmuyorum annem üşüdüğü an kopacak içim bilirim sen Nur”a ne vakit gözlerini düşürsen o nehre İçimde çakıl taşları tevhide düşer imanı susar Cebrail”in ağzıma Azrail küser söner anlımda bir akşam güneşi eşik dibinde patlar avuçları dilimin melekler ölmüştür artık bilirim sevinirim ben bir ölüydüm bak bana son bir dem Nur”a gözlerine yüz sürüp dirileyim bir Elif adına MHD ... |
" Sağır oldum ama hala eksikliğini duyuyorum "
-demiş bir üstad da ne iyi demiş
kavrulan kan kokusu gibi kalabalıkta yalnızlık, Yaradan tutmasa var ya bizler birer toz adayıyız uçurum başlarında.
dolayısı ile tek duam - Rabbim ben beni bıraktığımda sen beni bırakma...
dua'm ile..